• BIST 10250.15
  • Altın 2392.858
  • Dolar 32.3644
  • Euro 34.7852
  • Lefkoşa 25 °C
  • Mağusa 27 °C
  • Girne 24 °C
  • Güzelyurt 24 °C
  • İskele 27 °C
  • İstanbul 17 °C
  • Ankara 13 °C

Taner Ulutaş'tan mesajınız var!

Taner Ulutaş'tan mesajınız var!
Taner Ulutaş'tan mesajınız var!

Sn. Tufan Erhürman, yaptığınız açıklamada çözüm sürecinin Cenevre'de ‘çözümsüzlük’ batağına saplandığını belirttiniz. Cenevre’de Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın önerisinin ortak zemin olarak kabul edilmeyeceğinin netleştiğini söylediniz. 1977- 1979 ve sonraki doruk anlaşmalarında, federasyon önerisine dümen kırarken, Cenevre’de dümeni imkansızı iste ki, masa darmadağın olsun önerisine çevirince, bataklığı bile bataklık olduğuna bin pişman ettik. Elli milyon, yüz bin kere, yahu bataklık bölgesindeyiz, sakın ola, bataklıklar bölgesinde, dümeni acemi şoförlere ve şoförü yanlış yola sevk edecek yardımcılara teslim etmeyin dedik. Sizlerde yanlış direksiyon kullanıldığını ifade ederek tehlikenin büyüklüğünü gösterttiniz. Ama geldiğimiz noktada bataklığın göbeğinde mahsur olarak kala kaldık. Sn. Erhürman, Tavuk ile Penguen’in ikisinin de kanatları var. Ancak birisi yüzerken Kuzey Kutbunun tertemiz sularında, diğerinin burnu kalkmaz çöp yığınlarından. İnşallah bu iyi dümen çevirir ve manevra yapar diyerek, KKTC yolcu gemisine kaptan yaptıklarımız, bizi liman yerine mercan kayalıklarına demirlemez.

**

Sn. Ahmet Serdaroğlu, Kamu İş Başkanı olarak, 23 Sendika ile birlikte çıktığınız yolda, İş Yasası’nın 30. Maddesinde yapılmak istenen değişikliğe karşı çıkarak, bunun yasadışı olduğunu, Anayasa’ya ve ILO sözleşmelerine aykırı olduğunu belirttiniz. "Kölelik sistemini geri getirmeyi hedefleyen bu değişiklikte ısrar edilirse 23 sendika ile birlikte, tüm gücünüz ile buna karşı koyacağınızı söylediniz. Hükümet edenleri son kez uyarıyoruz derken, Türkiye’de bile uygulanmayan bu yasadışı tasarının derhal geri çekilmesini talep ettiniz. Aksi halde Yasa Tasarısı’nın Meclis Genel Kurulu’na geldiği gün, her türlü eylem ve grev dahil, tüm yasal haklarınızı sonuna kadar kullanacağınıza vurgu yaptınız. Sn. Serdaroğlu, çalışanları yoksullaştırma politikası güdenler ve kölelik sistemi inşa etmek isteyenler, sanırım köyü boş zannederek, değnek ile dolaşmaya başladı. Yaptıkları ile insanların önce gözünden sonrasında da gönüllerinden düşen, boydan yana fukara kalan bazı partiler, seçimlerde ölüp toprak olacaklarını, toprakta bir tohum gibi filizlenip ot olacaklarını, bir öküz onları yiyerek s…ğı muk olacaklarını her halde bilmiyor. Merak etme, Hanya’nın Girit’te, Konya’nın da Türkiye’de olduğunu öğrenmeleri yakındır,

 **

Sayın Afet Özcafer, Atatürk ben sporcunun dürüst ve zeki olanını severim demişti. Voleybol sporunun başarılı eski bir elemanı, basketbol ve atletizm sporunun yetenekli bir bireyi derken, siyasi arenanın da dürüst ve sevilen bir ismi oldunuz. Ancak 2020 Eylül ve Ekim aylarından sonra sizi beyaz camda görmediğimiz gibi, açıklamalarınıza da pek rastlamadık. Millet Süper Ligde, yeteneksiz oyuncuları sürekli görmek yerine, artık dürüst ve yetenekli olanları görmek istiyor. Soğuk su içtiğiniz için sesinizin kısıldığını ve konuşmada sorun yaşadığınızı sanmam. Erken seçim çanları çalmaya başladı. Angoniciklere ayırdığınız zamandan fedakârlık yaparak DP’ye zaman ayırmazsanız, barajda boğulabilir. Sn. Özcafer, yarın barajda boğulan partiniz için dökeceğiniz gözyaşları hataları silemeyecek bilesiniz.

**

Sn. Oğuzhan Hasipoğlu, Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreteri olarak, UBP seçimden kaçmaz erken seçim tarihinin belirlenmesi, Seçim ve Halk Oylaması Yasası’nda değişiklikler yapılması için geçmişte olduğu gibi Meclis’te bir  “Ad-Hoc Komite” oluşturulmasının doğru olduğunu belirttiniz. Da, Ayşaba bizim bu Alicengiz oyunlarına karnımız toktur. UBP, Ad-Hoc komitede çoğunluğa sahip olacağı ve kararın kilitlenmesine neden olacağı ve seçimi arzu ettiği tarihte yani Nisan 2022’de yaptırtacağı için yemezler. Sorun bakalım ‘UBP’nin Anası güzel mi, diyor. Sn. Hasipoğlu, siz seçimi istediğiniz tarihte yaptırtacağınız için mutlu olacaksınız. Mutluluk pantolona işemek gibidir. Islaklığı herkes görür ama sıcaklığını yalnız sizler hissedersiniz. Sonuçta o ıslaklık sizi soğuk algınlığından yatağa düşürebilir. Dikkat edin uyarısı bizden, uymazsanız hasta olup salya sümük, yatak döşek yatmak sizden

**

Sn. Recep Ruh, Sosyal Sigortalar Dairesinde, birilerinin ittirip kaktırması ile bir yerlere geldikten sonra, kendini Kanuni Sultan Süleyman sanmaya başladığın söyleniyor. KKTC’yi herhalde sevmediğin içinde, Avrupa Birliğinden şirketlere yapılacak yardımların önüne androş koymaya çalışıyorsun. Egonun kötü bir şey olduğunu sanırım birileri sana söylemedi. Ozon tabakasında gezinen egon nedeniyle, kendini, KKTC yasalarının üzerinde görmeye başladı diyorlar. Aman dikkat et ozon tabakası delindi. Oralardan burun üstü yere çakılmak adama Hanya’nın Girit’te, Konya’nın Türkiye’de olduğunu öğretir. Ayşaba suç, Ruh olup ahaliyi korkutan Recep efendide değil, suç bunun gibi acemi bir berbere milletin kafasını teslim eden ve başlarından pamuğu eksilmeyen siyasilerdedir dedi. Sn. Ruh, bizler, Kanuni Sultan Süleyman görüntüsü vermeye çalışan nice delikanlılar gördük, arkasında takviyeli torpil desteği, kaba yerinde emanet koltuk. Raconu kahpelik, yürüyüşü sahtelik, kalbi var yüreği yok. Son durağı

**

Sn. Koral Çağman, Çalışma Bakanı olarak bakanlığını iyi yerlere taşımak için başta müsteşarınız ve bakanlık çalışanlarınız var gücünüz ile çalışıyorsunuz. Ancak Sosyal Sigortalar Dairesinde ‘Ruh ‘ gibi gezen, işleri yokuşa sürmekten başka bir muka yaramayan kişiler, arabanın aksona gardasını kopartmaya, tekerlek rulemalarını bozarak arabanın  yampuri yampuri gitmesine çalışırken, makinesine de ne idüğü belli olmayan bir şeyler dökerek makineyi mangos etmeye çabalıyor.  Araba ha Tumba oldu ha olacak bilesin. Halkın yarasını gören bu zat-ı muhteremler, ‘Tuzluğu’ kapıp geliyor. Aslında biz bunlara yaraya tuz bastıkları için küfür etmiyoruz. Sadece kaba yerimiz ile küfür edercesine katıla katıla gülüyoruz. Sn. Bakan, herkesin korktuğu o ‘Ruh’ denilen şeyi biz sokaklarda oyun niyetine oynarız bilesiniz.

**

Sn. Çelebi Ilık, Sosyal Sigortalar Dairesinde, bir kuruşa muhtaç KKTC’ye, azda olsa kesenin ağzını açan AB’nin, şirketlere ve kurumlara yapacağı yardımların önüne, Recep’i evvel devrinden kalma, dairede Ruh gibi dolaşmaktan başka bir muka yaramayanların, androş (Takoz) koymaya çalıştığını gözlemledik. Onbaşı olup, sınavı geçemedikleri için Çavuş bile olamayan ve kendini Kanuni Sultan Süleyman zanneden muhteremler, bakanlığın veziriazamı konumunda olan sizleri bile takmadığını görmekteyiz.  İnsanlar ‘Ruh’ denilen şeylerden eskiden korkardı. Şimdilerde bir kitap yazma hazırlığı içerindeyim. İsmini de ‘Ruhlardan ve ölülerden korksaydık mezarlıktan geçmezdik’  ‘Hadde bara mahalleye’ koyacağım. Sn. Çelebi, bu ülkenin kalkınması için birçok dairede dirsek çürüten sizin gibilerin aksine, üç kuruşluk yardımı almaması için Kalemini kırabilir. Ama o kalemin mürekkebi olduğunu ve kalem kırılınca mürekkebinde boğulacaklarını da bilmelidir.

**

Sn. Kemal Dürüst, geçen seçimde partiniz UBP içerisindeki Truva atından bozma ‘Brütüs’ler sizi sırtınızdan vurmuştu. Yediğiniz hançer sonrasında vekilliği kaybedip, siyaset sahnesinden kısmen çekilmeniz sonrasında, uzun bir süredir sesinizi fazla duymaz olduk. Güzelyurt halkı, senden boşalan o alanı dolduramayan ve damda gezer takyanoz vur beline kazmayı misali ortalıkta sadece boy gösterten siyasilerden el aman çektiği için isminizi yeniden zikretmeye başladığı söyleniyor.   Sn. Dürüst, boş çuval ayakta duramayacağı, bunlar ile de yol alınamayacağı nedeniyle, eskiden bir reklam filminde ‘Yetiş Elmor’ denildiği gibi galiba bu defa ‘Yetiş Kemal’ diyecekler. Yalnız bu defa Tilki gibi dostunuz olacağına, aslan gibi düşmanınız olmasına dikkat edin.

**

Sn. Jale Refik Roger, İki Toplumlu Sağlık Teknik Komitesi Üyesi olarak, Uluslararası ‘aşı portalı’ için girişim ile Uluslararası seyahatlerde aranacak olan ve Avrupa’da Haziran ayında hayata geçirileceği ifade edilen ‘aşı portalı’na ilişkin, Kıbrıs’ın kuzeyinde henüz bir netlik olmadığını belittiniz. Kıbrıs Cumhuriyeti de dâhil AB üyesi 16 ülkenin Aşı Portalı uygulamasına geçmeden önce teknik testleri, Haziran ayında yapmaya başlayacağını, buna karşın bizim tarafta buna yönelik herhangi bir çalışma olmadığını kaydettiniz.  Jale hanım, incir ağacından oklava, darı unundan baklava olmaz. Efendilerin, hangi işi tamamdır da bu işi de tamam olacaktı dersiniz. Bize korsan diyenlere gülüyorum. Yahu korsanların bile bir düzeni var. Bizde ise düzensizlik düzendir.  Ayşaba, yıllarca KKTC bol kepçe lokantasından götürü usülü ile götürenlere halk olarak, andilla koyarak baktık. Ancak halkın güveni ile oynayanlar, bedelini, seçimlerde sandıktan çıkan oylara bel bel bakarak ödeyecek. Bize de sanırım, sadece güle güle ‘Monşerler’ demekten başka bir şey kalmayacak.

**

Sn. Şevket Derindağ, PGM Trafik Bölümü Müdür Vekili olarak, Trafik Haftası nedeniyle, halkı bilgilendirmek için kolları sıvadığınızı gözlemledik.  Direksiyon başına geçince, kendini alçaktan uçan ‘şahin’ zannedenlere kaza sonrasında, yaktıkları yürekleri, gözyaşları ile söndüremeyeceklerini göstertmek için, bilgi dolu dağarcığınızı açarak brifing verdiğinize tanık olduk. Ülkede trafik kazalarının pandemiden daha fazla ölüme yol açtığını, sürat ve alkollü araç kullanımının, seyir halindeyken cep telefonu ile konuşmanın ne kadar tehlikeli olduğunu göstertmeye çalıştınız. Bakan Resmiye Canaltay’a, ekibin ile verdiğin sunumda da, kaza istatistiklerini, sıklıkla kaza görülen noktalar ile tehlikeli görünen kavşakların yanı sıra çözüm önerilerini belirttiniz. Sn. Derindağ, halkı Mış ve Mişler ile başlayan masallar ile uyutup, ölümlü kazalar sonrasında muktan hallere düşürenlere bir eğitmen olarak, bilgi zenginliğine sahip dağarcığınız sayesinde iyi ders verdiniz. Ayşaba, Şevket ovlucuğum, kazaları önleme konusunda verdiği bilgiler sonrasında, bir kalpte bir çiçek olacağına, binlerce gönülde buket oldu. 2 duble rakıdan sonra direksiyon başına geçip, karşıdan gelen arabalar ile tokuşmayı sevenlere, bizi 2 duble rakıdan sonra değil, kahvaltıda sevsin mesajı verdi. Bravo Şevket ovluzuğuma dedi.

 **

Sn. Günay Çerkez, pandemi nedeniyle birçok kurum ve kuruluşun grak grak ettiği, anaları ağlarken, geride play back yapanların gözlemlendiği bir süreçte, kanserliler derneğine 10 bin TL’lik yardımda bulundunuz. Kanserliler derneğine yardım için bizim Reşat Akar’ın kravatını 10 bin TL’ye aldığınız ve karınca kararınca kanserliler derneğine destek vermeye çalıştığınızı gözlemledik. Bir ekmeklik unun varsa erbabına yaptır der atalarımız. Unun torbadan poşete indirgendiği böylesi günde, sizin un, üzerine dondurma konup afiyet ile yenilecek ‘Ekmek Kadayıfı ‘ gibi geldi. Sn. Çerkez, kime yandığı belli olan ev lambası yerine ülke projektörü olup karınca kararınca özelde bir kurumumuzu, genelde ülkeyi aydınlatmaya çalıştınız. Kutlarız.  

**

Sn. Erol Avcı, TMC Film'in, yapımcılığını üstlendiğiniz, senaryosunu Emre Özdür ve Başar Başaran'ın kaleme aldığı ‘Bir zamanlar Kıbrıs’, gerçeklerden uzak, yaşananların yanından bile geçmediği için, ekranlara ve dolayısıyla, KKTC’ye bay bay diyormuş. Galiba çekimler Ayvalık’ta yapılacakmış. Yanlış kurgular ve bilgileri, sizi biz kurtardık iması yaratarak yanlış imajlar ile süslediğiniz dizi, biz Kıbrıslı Türklere Ayva yedirdi. Bence reytingleri, yalan ve yanlışlar üzerine kurulan senaryosu nedeniyle reytingi sürünen dizi, sanırım bukez Ayvalıkta, Ayva yiyecek. Ve Ayva ağacının altında  noktayı koyacak. Sn. Avcı, bizlerin kusuruna bakmayın, ama birileri haddini aşıp,  yalan yanlış kurgular ile hayatımızı veya yaşadıklarımızı yanlış aksettirerek, yaşamımıza burnunu sokarsa, bizlerde saygı sınırımızı aşıp, işte böyle itina ile lafımızı sokarız.

**

Sn. Kazım Ant, pandemi nedeniyle cebi grak grak eden vatandaşın, yandım anam çığlıkları atarak yeri göğü inleten ailelerin her zaman olduğu gibi yine yanında oldunuz. Pandemi nedeniyle dükkânını açamayan esnafın, iş adamının, gün çalışıp gün yiyen işçi kardeşlerimizin, girdikleri dar boğazda borç taksitlerini ödeyemedikleri için Mazbata çıkartarak onları hapse göndermeyi düşünen düşünceye karşı çıkarak, yeter be, bu kadarda olmaz dediniz. Mazbata ve Faiz Mağdurları Derneği Başkanı olarak, borcun anasını geçtik, babasına merhaba dedikten sonra, sülaleye selam çakan ve Arap’ın ‘Yalellisi’ gibi uzayıp giden faizlere de artık dur denilmesi gerektiğine vurgu yaptınız. Kazım Komutanım, kelimeler bazen cam kırıkları gibidir. İnsanın ağzına dolar. Sussan acıtır, konuşsan kanatır. Ne diyeyim Allah’a ki, don giydirdi bazı Fellah’lara. Allah karakter ve insanlık dağıtırken, onlar yatağın altına saklandıkları için bundan nasiplerini almadılar.

**

Sn. Erkut Şahali, Cenevre’de yapılan gayri resmi görüşmeler ile ilgili olarak Kıbrıs’ta zaman 1571'de başlasaydı anlardım.  Mademki bu fetihçi zihniyete kapıldınız, şimdi birileri de çıkar da takvimi 1569'a çeker, o zaman ne yaparsınız diye sordunuz? Cevabını da vererek, hayallerinizdeki sahte cennet yıkılmazmıydı diyerek, akıllı olun. Tarihi kurcalamayın. Dünya öküzün boynuzunda dönen tepsi değil çağrısında bulundunuz. Sn. Şahali, tüm bunları görme yeteneğini kaybeden Metin Şentürk görürken, Sağır Sultan bile duyarken, gözlerine bant çeken, Kulaklarına pamuk tıkayan, dili sıcak yemekten yanan 3 maymun ile bonus olarak bunların yanına konulan, Anasının kuzusu 4’ncü maymunun görmemesine sanırım imkan yoktur. Ayşaba, aklı sizde olmayıp, yüreğini başkasına açanı, ısrarla yüreğinizde taşımak dünya’nın en büyük yüküdür dedi. Ne demek istediğini anlamadım. Anlayan lütfen bana da anlatsın.

**

Sn. Melih Çakar, 168 promil alkollüyken, FF 856 plakalı aracın ile Kermiya Motors isimli iş yerinin, tel örgülerine çaktın. Ah be oğlum, F 16’lara özendin tamam, ama sana uçmanı sağlayacak olan arabanın kanatlarını takmayı da unutma dedik, dinlemedin. İyi ki  o esnada sigara içmiyordun. Yoksa 168 promil alkolün gazı ağzından çıkarken etrafı da cayır cayır yakıp kül edecektin. Sanırım, Fuar kavşağında 139 Km ile alçak uçuşta seyreden ve ne motorlu nede araba bırakan, Afrika kökenli sürücüye, sen uçamadın ama ben aha uçuyorum demek istedin. Melih evladım, o mavro yerimo kalsın alkol şişede durduğu gibi durmuyor. Durmasını bilmezsen sen onu içeceğine o seni içer. Bugün alçaktan uçayım diyerek ocaklarda yakacağın ateşi, yarın ne senin nede ailenin gözyaşları söndürmez bilesin.

***

GÜNÜN FIKRASI

Albay tutuklanacak

Albay, binbaşıya: -Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir şey değildir. Erleri talim elbiseleri ile talim meydanına getirin de olayı görsünler. Ben de orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi vereceğim. Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey göremeyiz. O zaman erleri, üstü kapalı talimgaha götürürsün. Binbaşı, yüzbaşıya: -Albayın emri ile yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir. Bu durumda tutulma, kapalı talimgahta gerekli talim elbisesiyle yapılacaktır. Yüzbaşı, teğmene: -Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim elbisesi ile güneş tutulmasının açılış merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay değildir, Albay kapalı talimgahta gerekli bilgiyi verecektir. Teğmen, başçavuşa: -Yarın sabah dokuzda hava güzel olursa, talim kıyafeti ile albay tutulacak. Kapalı talimgahta yağmur yağarsa, alayın meydanında manevra yapılacak. Çünkü bu her zaman görülen bir olay değildir. Basçavuş, askere: -Yarın sabah saat dokuzda kapalı talimgahta Albayı tutacağız. Sabah hepiniz talim teçhizat ile hazır olun. Askerler kendi aralarında: -Yarın sabah bizim başçavus Albayı tutuklayacakmış.

GÜNÜN SÖZÜ

181698085_218520653369895_3756443831238416311_n.jpg181658897_753545288598446_6790680275774903174_n.jpg

GÜNÜN FOTOSU

182392692_297662811844848_4746009813296626618_n.jpg163962629_437099990707199_4888576188666025375_n-001.jpg

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler