Bundan tam 11 yıl önce, 2013 yılında Baraka Kültür Merkezi olarak İçişleri Bakanlığı kapısının önüne gitmiş ve hem o döneme ait sorunları dile getirmiş hem de Polis Genel Müdürlüğü’ne alınan 8 adet BMW X3 marka araçlar ile bakanlara alınan makam araçlarını protesto etmiştik. Halkın parasını bunlara harcamak yerine yangın helikopteri alınabileceğini belirtmiştik.
Geriye dönüp o günlere baktığımızda görüyoruz ki, her ne kadar zaman ileriye doğru aksa da hükümet edenler de muhalefet edenler de hayatı bir arpa boyu ileriye götürememiş. Hatta geçen zaman içerisinde hükümet ile muhalefet çeşitli biçimlerde yer değiştirmiş, yap-boz misali hükümetler kurulup bozulmuş ve netice itibariyle hükümetler sermaye kesimlerinin ekmeğine yağ sürerken, halk ekmek kavgası ile baş başa bırakılmıştır.
Hava sıcaklığının her yıl daha da artacağı bilimsel olarak ispatlanmasına rağmen, başta özel sektör olmak üzere çalışma yaşamında yapısal düzenlemeye gitmek yerine emekçiler kasıp kavurucu sıcaklara mahkûm edilmiş; halka ait başta hastane ve elektrik kurumu gibi kamuya ait elzem bina ve alanlar kendi haline terk edilmiştir. Nerdeyse her köşe başına oto galeri izni veren bu çürümüş sistem, hayatın kalbinin attığı yer olan sokakta, trafik, toplu taşıma, çevre düzenlemesi ve ağaçlandırmaya bütçe ayırmamış, ormanlık alanları koruma gibi önemli planlamaları hiç mi hiç önemsememiştir. Üstelik daha bundan birkaç yıl önce Mersinlik bölgesinde yanan 20 dönümden fazla orman arazisinin külleri hâlâ havada uçuşurken, telef olan doğal yaşamın ve hayvanların izleri silinmemişken, iklim krizine karşı bilimsel önlemlerin hayata geçirilmesi gerekirken, yangın helikopteri acil ve hayati bir ihtiyaçken tüm bunlar bile isteye göz ardı edilmiştir.
Dizginsiz neoliberal politikalara zemin hazırlayıp, sermayeye alan açmakta oldukça mahir olan gelmiş geçmiş tüm hükümetler, “kriz var” diyerek halkı anlayışlı olmaya çağırıyor ama sermayedarların rahatı ve rantı söz konusu olunca, aynı krizi sermaye lehine fırsata çevirebiliyor. Dünyada ve yakın coğrafyamızda yenilenebilir enerji kaynaklarından, güneş ışınlarının enerjiye dönüştürülmesine kadar yaşama ve ekosisteme olumlu etkisi olan teknolojik ilerlemeler kullanılırken, ülkemizde bu teknolojik ilerlemeler bir kenara dursun, bu mevsimde sular akmıyor, elektrikler kesiliyor. Sağıyla soluyla hep birlikte iliğimizi kurutan bu düzen, su konusunda Türkiye’ye, elektirikte ise AKSA’ya bağımlı bir halk yaratmanın hesabını vermiyor, biz ısrarla sormadıkça vermeyecek de...
Tüm bunların ve çok daha fazlasının ada yarımızı adeta yangın yerine dönüştürdüğü bu ortamda Kıbrıslı Türk halkının hiçbir şekilde kabullenmeyip itiraz ettiği Külliye inşaatı devam ederken, Külliye’deki Cumhurbaşkanlığı törenlerinde kullanılmak üzere süvari birliği oluşturulacağı haberleri peyda oluyor! Süvari birliği gerçekten kurulur mu bilemeyiz ama yavaş atın çiftesinin pek olacağını, pek tabii biliyoruz. Bugün yavaş yavaş örgütlenip sınıf bilincini kazanan kitlelerin, günü gelince neler yapabildiğini tarih herkese göstermiştir.
Evet, Kıbrıslı Türk halkı olarak zor günlerden geçiyoruz, günlük yaşantımızın her noktası sorunlar ile anılıyor. Halk olarak bizler, evde, işte, trafikte, sokakta hayatın tüm alanlarında öfkelenmeden, isyan etmeden, itiraz koymadan hareket edemez olduk. Öfke duymak, isyan etmek, itiraz etmekte herhangi bir beis yok, hatta fayda var. Örgütlü öfkenin, isyan ve itirazın ise daha çok faydası var. O nedenle Baraka Kültür Merkezi olarak bizler, termometrelerin üst dereceleri göstereceği bugünden belli olan bu sıcak yaz aylarında, evindeki, işindeki, yolundaki, sokağındaki, denizindeki öfkeyi al da gel diyoruz. Çünkü, halkın karşısına mevzilenen örgütlü kötülüğü ancak örgütlü güç, kolektif akıl, tüm gerici yapılanmalara karşı bilim ve sanat ile birlikte hareket ederek yenebiliriz.
Başka bir dünya, başka bir Kıbrıs, başka bir mücadele ile mümkün!
Mustafa Batak
Baraka Kültür Merkezi Başkanı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.