• BIST 8718.11
  • Altın 2246.536
  • Dolar 32.3335
  • Euro 35.1875
  • Lefkoşa 11 °C
  • Mağusa 10 °C
  • Girne 14 °C
  • Güzelyurt 10 °C
  • İskele 10 °C
  • İstanbul 8 °C
  • Ankara 2 °C

Ben çektim evlatlarım çekmesin

Oshan SABIRLI

Yazının başlığı olan “ben çektim evlatlarım çekmesin” sözünü her Kıbrıslı Türk defalarca duymuştur. Sırf bu söz bile eğitim seviyesi olarak üniversiteli gençlerin bu topraklarda sayıca çok fazla olmasını anlatabilir.

Son model arabaların gençlerin altında olması, trafik kazalarının sebebinin bile yine “ben çektim evlatlarım çekmesin” ifadesinden kaynaklandığını söyleyebiliriz.

Hatta dolaplarda biriken bulgur, pirinç ve makarna bile anlatır bu duyguyu.

Bakabilene demek daha doğru olacak…

Çok gerilere gitmeye gerek yok. Büyük yokluklar içinde olan toplum, bir parça ekmeğe muhtaçken kuşkusuz kendi çektiği ıstırabı çocuklarının çekmemesi için uğraştı. Bugün yaşı 80’in üzerinde olanlar, özellikle 70 kuşağının iyi eğitimli bireyler olması için çalıştı. 1970’li yıllarda yaşı 20’lerde olan genç neslin, savaş çocukları olduğu gerçeğinde sırf “altın bilezik” sahibi olması için en zor şartlarda, hatta eğitim ve kültür seviyesi düşük olan ailelerinin zorlamaları ile okutulduğunu biliyoruz.

Üstelik yurtdışında.

O savaş çocuklarının çocukları ise, şimdilerde yine kendi eksikliklerinin, belki de alamadıkları eğitimlerin ve Kıbrıs’ın bu garip durumunun etkisi ile çocuklarını okutmaya devam etti.

Ülkede neredeyse her evde en az bir üniversite mezunu var.

Belirsizliklerimize inat bir direnişti aslında bu.

Savaşın çocuklarının çektiği yokluklar kendisini evlatlarına daha iyi yaşam koşulları, daha iyi arabalar şeklinde gösteriyor.

15 Temmuz akşamını Türkiyeli dostlarım ile konuşurken darbe girişimi gecesinde bankalara ve marketlere akın eden insanların trajik hikâyesine tanık oldum.

Bir gecelik panik bile Kıbrıs’ın yıllar yılı çektiği savaş şartlarını anımsattı bana.

O gece, marketlerdeki bulgur, pirinç hatta mumların tükendiğini aktarıyor dostlarım. Tıpkı yıllar yılı kantonlarda yaşayan, ulaşım imkânları kısıtlı, “Şeher ekmeği” veya “Şeher helvası”nın hayalini kuranların anlattıkları gibi.

Ne acı değil mi?

Benim neslim savaşı görmedi.

Biz savaşın çocukları değiliz belki ama bizim verdiğimiz savaşın şekli de değişik diye belirtmem gerek.

Kıbrıs’ta “ne bildiğinizin değil, kimi bildiğinizin” önemi var.

Bu topraklarda sağı da solu da ayni siyasetin.

Bu ülkede gelecek kaygısı taşımadığımız bir günümüz yok.

Dünyaya gelecek yeni bebeklere ne acıdır ki mutlu bir gelecek vaat edemiyoruz.

Böyle gidecek olursa, ki farklı bir durum görünürde yok bizim çektiğimiz gibi çekek evlatlarımız.

Eğer eğitime verdiğimiz paranın hesabını yapıyorsak ve “üniversiteye gitmek yerine o parayı saklasaydım” şeklinde denklemler kuruyorsak bu topraklarda sanırım eğitimin anlamının olmadığını da ülke şartlarından dolayı ortaya koyuyoruz demektir.

Binler sokaklardaydı dün.

Farklı tepkiler ile kamuoyu yaratılmaya çalışıldı.

Geleceği hayal ederken ne acıdır ki yüreğim burkuluyor.

“Umutlu olun” diyemiyorum gençlere.

“Sıkın dişinizi az kaldı” diyemiyorum ve çok üzülüyorum.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları