• BIST 8733.32
  • Altın 2234.448
  • Dolar 32.3362
  • Euro 35.1042
  • Lefkoşa 17 °C
  • Mağusa 18 °C
  • Girne 18 °C
  • Güzelyurt 16 °C
  • İskele 18 °C
  • İstanbul 12 °C
  • Ankara 6 °C

Müzakereler nerede kopar?

Oshan SABIRLI

Yazının başlığı olan “Müzakereler nerede kopar?” sorusu şu sıralar herkesin aklında. Özellikle Kıbrıs’ın kuzeyinde harita ve toprak konularında müzakerelerde tıkanıklık yaşanabileceği iddia edilirken aslında gerçek fotoğrafta “Güvenlik ve garantiler” başlığı daha da önem kazanıyor.

Kıbrıslı Rumların en büyük endişesi olan Türkiye’nin garantisi, bir anlamda kilit nokta konumuna geldi. Kıbrıslı Rumların kesinlikle kabul etmediği garantiler, kuzeyde ise olmazsa olmaz şeklini aldı.

Cumhurbaşkanlığı 2015 yılında “garantiler tabu değil” açıklamasında bulunmuştu. Uzun süredir müzakere masasında da garantiler ile ilgili fikir jimnastiği yapıldığı biliniyor. Mevcut şekli ile güvenlik garantiler kabul edilmezken, Türkiye’nin Kıbrıs Türk Devleti’nin garantörü olması konusunda da ciddi sıkıntılar var.

Şu sıralar Kıbrıs Türk liderliği garantörlük konusunun vazgeçilmez bir konu olduğunu belirtiyor. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı daha yüksek ton ile garantilerin vazgeçilmezliği yönünde demeç verirken Annan Planı’na onay vermeyen bir çok Kıbrıslı Türk’,n de bu söylemleri ile desteğini almakta.

Düğümün nasıl çözülebileceği ise açıkçası belirsiz gibi.

Son zamanlarda Kıbrıs Sorunu ekseninde bir kamuoyu anketi yayınlanmadı.

Geçtiğimiz yılın başında yapılan bir kamuoyu araştırmasında, KKTC vatandaşlarının büyük bölümünün Türkiye’nin garantörlüğünün devamını istediğini ortaya koymuştu. Ankara’nın benimsemeyeceği bir çözüme onay vermeyeceği ise bir diğer realite şeklinde karşımızda duruyor.

Kudret Akay tarafından yapılan ve Cumhurbaşkanlığı sonuçlarını en yakın bilen bir dizi kamuoyu yoklaması çerçevesinde 2015 Ocak ayında açıklanan bulguları aşağıda yeniden sizinle paylaşmak istiyorum.

Kıbrıs’ın güneyindeki Rum gazeteci arkadaşlar ile yaptığım temaslarda topraktan ziyade güvenlik ve garantiler noktasında bir çıkmazın olduğu ortaya çıkıyor. Kuşkusuz güvenlik ve garantiler olmayacak bir anlaşmadan Kıbrıs’ın kuzeyinde hayır çıkacak. Tersinden baktığımızda ise güneyden hayır çıkacağı yani Rumların güvenlik ve garantileri kesinlikle istemediği bir diğer müzakere gerçeği şeklinde.

Şimdi al-ver sürecinde kim neyi alacak, karşılığında kim neyi verecek veya süreç nasıl tıkanacak buna şahitlik edeceğiz.

***

  • KKTC seçmeninin büyük bir bölümü (%62.7) Kıbrıs’ta BM’nin genel olarak tanımladığı şekliyle (iki toplumlu iki bölgeli federal bir çözüm) istemektedir.
  • KKTC seçmeninin büyük bir bölümü Kıbrıslı Rumların büyük bölümünün (%81.2) böylesi bir çözümü arzu etmediklerine inanmaktadırlar.
  • KKTC seçmeninin önemli bir bölümü (%60.1) Kıbrıs’ta BM’nin genel olarak tanımladığı çözüm modeline ulaşılamayacağına inanmaktadır.
  • KKTC seçmeninin çok büyük bir bölümü (%93.7)  Türkiye’nin onay vermediği bir çözüme ulaşmanın mümkün olmadığına inanmaktadır.
  • KKTC seçmeninin önemli bir bölümü (%63.1)  Garantörlük haklarının olduğu şekliyle devam etmesinden yanadır.
  • KKTC seçmeninin önemli bir bölümü (%57.5) Türk askerinin çözüm sonrasında da güçlü bir şekilde adada kalmasından yanadır.
  • KKTC seçmeninin büyük bir bölümü (%78.8) çözüme ulaşılabilmesi için Güzelyurt’un Kıbrıslı Rumlara verilmesine kesinlikle karşı çıkmaktadır.
  • KKTC seçmeninin büyük bölümü (%83.7) çözüme ulaşılabilmesi için Karpaz köylerine Rumların yerleşmesine karşı çıkmaktadır.
  • KKTC seçmeninin büyük bir bölümü (%67.1) çözüm sonrasında Rumların Türk bölgesine yerleşmesine karşıdırlar.

Bu veriler Mont Pelerin görüşmelerinde de Kıbrıs Türk toplumunun hassasiyetleri olarak masada yerini alacak.

******

GARANTİ ANTLAŞMASI (Zürich,11 Şubat 1959)

Londra  ve Zürih Antlaşması, 11 Şubat 1959 tarihinde Birleşik Krallık, Türkiye ve Yunanistan devletleri ile Kıbrıs'taki Rum ve Türk toplumları arasında imzalanan, bağımsız bir devlet olarak Kıbrıs halklarının durumunu belirleyen ve Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasını onaylayan antlaşmadır. Rum tarafını Başpiskopos Makarios, Türk tarafını ise Fazıl Küçük temsil etmekte idi. İşte o anlaşmanın maddeleri.

Bir taraftan Kıbrıs Cumhuriyeti, diğer taraftan Yunanistan, İngiltere ve Türkiye, 
1. Anayasanın esas maddeleri ile kurulan ve düzenlenen Kıbrıs Cumhuriyetinin bağımsızlığının, toprak bütünlüğünün ve güvenliğinin tanınması ve devamının kendi ortak yararları gereği olduğunu dikkate alarak. 
2. Sözü edilen anayasa ve oluşturulan duruma saygı gösterilmesini güvence altına alacak işbirliğini arzulayarak, aşağıdaki hususlar üzerinde anlaşmaya varmışlardır. 

MADDE 1. 
Kıbrıs Cumhuriyeti, kendi bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve güvenliğini devam ettirmeyi ve anayasaya saygıyı güven altına almayı üstlenir. (taahhüt eder) 
Kıbrıs Cumhuriyeti, ayrıca tümüyle veya bir bölümüyle herhangi bir devlet ile hiçbir şekilde siyasi veya ekonomik bütünleşmeye girmeyeceğini taahhüt eder. (sorumluluğunu yüklenir) 
Kıbrıs Cumhuriyeti, bu maksatla adanın gerek birleşmesini, gerekse taksimini doğuracak doğrudan doğruya (direkt olarak) veya dolaylı olarak gerçekleştirmeye yardımcı ve teşvik edici tüm hareketleri yasaklar. 

MADDE 2. 
Yunanistan, İngiltere ve Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 1’nci maddede belirtilen taahhütlerini kaydederek, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, ülke bütünlüğünü, güvenliğini ve anayasanın temel maddeleri ile oluşan durumu (state of affairs) tanırlar ve garanti ederler. 
Yunanistan, İngiltere ve Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin diğer herhangi bir devlet ile gerek birleşmesini. gerekse Ada’nın taksimini doğrudan doğruya, veya dolaylı olarak gerçekleştirmeye yardım ve teşvik edici bir amacı olan tüm hareketleri kendi yetki ve ilgileri oranında önlemeyi üstlenirler.  

MADDE 3
Bu Antlaşma hükümlerinin herhangi birinin ihlali (çiğnenmesi) halinde Yunanistan, Türkiye ve İngiltere bu hükümlere saygıyı sağlamak için gerekli girişimlerin yapılması ve önlemlerin alınması maksadıyla aralarında danışmalarda bulunmayı üstlenirler. 
Üç garantör devletten biri, birlikte veya birbirlerine danışarak (işbirliği halinde) hareket etmek olanağı bulunmadığı taktirde, bu antlaşmanın oluşturduğu durumu (state of affairs) münhasıran yeniden oluşturmak gayesi ile hareket etmek hakkını korumaktadırlar. 

MADDE 4. 
Bu antlaşma imza edildiği gün yürürlüğe girecektir. 
Yüksek Akit Taraflar, Birleşmiş Milletler Şartının (charter) 102’nci maddesi hükümlerine uygun olarak bu antlaşmayı Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine en kısa sürede kaydettirmeyi üstlenirler. 

garanti.jpeg

Soldan sağa: Yunanistan Başbakanı Karamanlis, Türkiye Dışişleri Bakanı Zorlu ve Türkiye Başbakanı Menderes Zürih'teki müzakerelerde

*****

ANNAN PLANI (31 Mart 2004 )

ANA MADDELER

Madde 1 Yeni Durum 

1. İşbu Anlaşma Kıbrıs’ta yeni bir durum oluşturmaktadır. 

2. İşbu Anlaşma’da sıralanan Andlaşmalar Kıbrıs’ı bağlar ve ilişikte yer alan mevzuat işbu Anlaşma’nın yürürlüğe girmesiyle geçerli olur. 

3. Kuruluş Andlaşması, Garanti Andlaşması ve İttifak Andlaşması yürürlükte kalmaya devam eder ve gereğine göre uyarlanarak (mutatis mutandis) yeni duruma uygulanır. Kıbrıs, işbu Anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle birlikte, Yunanistan, Türkiye ve Birleşik Krallık’la Kuruluş, Garanti ve İttifak Andlaşmalarına ek protokollerle birlikte, Kıbrıs’ta yeni duruma ilişkin hususlara dair bir Andlaşma imzalar. 

4. Kıbrıs, 1 Mayıs 2004 tarihi itibariyle Avrupa Birliğinin tam üyesi olur. 

5. Kıbrıs, Yunanistan ve Türkiye ile özel dostluk bağlarını, Garanti ve İttifak Andlaşmaları ile işbu Anlaşma’nın Kıbrısta oluşturduğu dengeye saygı göstererek sürdürür ve Avrupa Birliği üyesi bir ülke olarak Türkiye’nin Birliğe katılımını destekler. 

6. İşbu Anlaşma’yla oluşturulan yeni durumda tek taraflı herhangi bir değişiklik yapılması, özellikle Kıbrısın tamamının veya bir kısmının herhangi bir başka ülkeyle birleşmesi veya herhangi bir şekilde taksimi veya ayrılması yasaklanmıştır. İşbu Anlaşmadaki hiçbir husus, herhangi bir şekilde bu yasağı ihlal edecek şekilde yorumlanamaz. 

annan.jpg

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları