• BIST 9716.77
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • Lefkoşa 22 °C
  • Mağusa 21 °C
  • Girne 21 °C
  • Güzelyurt 21 °C
  • İskele 21 °C
  • İstanbul 17 °C
  • Ankara 20 °C

Taner Ulutaş'tan mesajınız var!

Taner Ulutaş'tan mesajınız var!
Taner Ulutaş'tan mesajınız var!

Sn. Tufan Erhürman, televizyonlarda ‘Barış Ateşini’ yenide yaktığınızı gördük. Büyük harflerle, Do Minörden yaptığınız konuşmaları da dinledik. Sizi huşu içerisinde dinlerken, ilk canlı basın toplantısında sorduğum bir soruya verdiğiniz cevap aklıma geldi. Ve Bismillahirahmanirahim dedikten sonra 3 kez kuluvallahi çekerek yanlış duydum mu diye 8 defa sağ kulağımı 9 defa da sol kulağımı dürtükledim. Canlı yayında sorduğum soru içerisinde, bu hükümetin çözüm hükümeti olduğu yönünde halkta bir insiyatif oluştu sözleri sonrasında,  sizin  Ma ne be ama ne çözüm hükümeti. hükümette 4 ortağız. Her biri bir tarafa çeker. İmzaladığımız protokole baktınız mı? Böyle bir ibareyi o protokolde gördünüz mü? Kimsede böyle bir insiyatif oluşmasın sözleriniz, Bekaaa vadisinde 29 defa yankılanan bir söz gibi beynimde 32 defa yankılandı. Girne’de yaktığınız barış ve çözüm ateşi temmuz güneşi gibi gözlerimizi ‘Gara gavurma’ etti. Şov ise Leydi Gaga’nın şovlarını geride bıraktı. Demek ki, 4 ayrı tarafa çeken hükümetin 4 ‘Zamtonunu’ bir araya getirebildiniz. Ama dikkat edin bir tanesi teşbihte hata olmasın huysuz kısrak gibi yerinde tekme atıp duruyor.Hacı amcanın dediği gibi durmadan yolsuzlukların hesabı sorulsun diyor. Diyor ama rahat giden hükümetin pişirdiği pişmiş aşa da su katıyor. Sn. Erhürman, ilk aylarda hükümet ne güzel, tatlı tatlı gidiyordu. Ancak unutmayın, tatlı şeyler, sonu iyi bitmeyenacılardır. Aslında acı mühim değil, beklenti ve umut yoruyor insanı.

**

Sn. Kudret Özersay, bazı zamanlar yaptığın açıklamalar sonrasında beni sinir küpüne döndürmeyi başarıyorsun. Kıbrıs Meselesi ile ilgili bazı icraatların beni çılgına döndürüyor. Ancak kabul etmeliyim ki, bazen öyle icraatlara el atıyorsun ki, avuçlarım patlayıncaya kadar seni alkışlamaktan geri durmuyorum. Bazı konularda özellikle yolsuzluk ile anılan bazı olaylarda, o olayda ismi geçenler babanın oğlu olsa gözyaşlarına aldırmayıp, düğmeye basıyorsun. Şeker Sigorta Bol Kepçe Lokantası olayında belki de sen dik durmamış olsaydın, şuan olay tozlu raflarda küllenmeyi bekleyecekti. Siyasete vicdanızla başladınız, bakıyorum Münüse Teyzenin dediği gib aklınızla ilerliyorsunuz. Ve işte bu nedenle yolsuzluk konularında hata yapmayıp, alkış alıyorsunuz.

**

Sn. Gülşah Sanver Manavoğlu  Halkın Partisi Milletvekili olarak BRT'de yayımlanan Birinci Boyut'ta yaptığın açıklama vallahi kavgada bile gitmez. yolsuzluklar konusunda irade gösterenin yalnız Halkın Partisi olduğunu ancak bu konuda Yeniden Doğuş Partisi' ne de haksızlık etmemek gerektiğini söylediniz. Gerçekleri artik konuşmalıyım.Gerek hükümet ortakları olsun gerekse muhalefetteki arkadaşlar olsun yolsuzlukların ortaya çıkmasında, Halkın Partisi'nin yanında değiller. HP ve YDP yalnız yolsuzlukların ortaya çıkmasını ister. Neden mi? Çünkü bu partilerin geçmişi yok diyerek diğerlerinin bir yerlerinin kirli olduğunu ima ediyorsun. Sn. Vekil, Ye yememin ittifakı sonrasında, benimsenen devlet malı deniz yemeyen kereviz sözcüğü sonrasında KKTC Bol Kepçe Lokantasından, tencere tencere ve büyük tabaklar ile malın götürüldüğünü anlatmaya çalışıyorsunuz sanırım. Minevver Teyze, o Gülşah gızıma söyleyin, bunlar birisinin kirli çamaşırlarını ortaya dökerse, diğeri de kirli çamaşırları çamaşırhaneden alıp ortaya çıkartmayacak mı diyor. Ayşaba ise şimdi birisi bana söylesin. Ortaya dökülen kirli çamaşırlar kokudan ülkeyi kırıp geçirmeyecek mi? Diyor. Gülşah hanım kırbaç ve beyzbol sopasında size çok kızmıştık. Ama galiba o kırbaç ile beyzbol sopası şimdi bize lazım oldu. Bize gönderirsen guluçlarına geçer, bu değdi bu değmedi diyerek ver Allah Allah, haklarından geliriz.

 

**

Sn. Cem Dana,  Grip şikayeti ile Mağusa Devlet Hastanesi’ne kaldırılan anneniz Göksel Dana’nın, ihmal ve ilgisizlik yüzünden öldüğünü ifade ettiniz. Annenizin, Mağusa Hastanesi’nde ilgi görmediğini, sonra tesadüfen tanıdığınız bir doktor tarafımdan durumun ciddiyetinin tesadüfen fark edildiğini, özellikle yoğun bakım denmesine ve yoğun bakımda yer olmaması halinde özel bir hastaneye götürülmesi tavsiyesine karşın, normal bir odada tek başına bırakıldığını ifade ettiniz.  Sn. Dana, öncelikle annenize Tanrıdan rahmet dileriz. Bizim Ayşaba, sizin açıklamanızı görünce, Cem ovlucuğuma, bu ülkede yaşamın bir tesadüften ibaret olduğunu, Avrupa ülkelerinde, insanın kalbi durmadan hastane kapısına girerse ölmesinin mümkün olmadığını, ancak bizim buralarda ölme ihtimali olmayan hastaların hastane kapısından girdikten sonra kendilerini İsmail Safa Cami’de cenaze namazını kıldıran hocanın karşısında bulabileceğini ve ’Rahmetliyi nasıl bilirdiniz’ sorusuna maruz kalabileceklerini söyleyin dedi. Hacı amca ise iyi bir yazar olan kâğıda, garson devleti idare eden insanların sağlığına düşkün hükümetlerin de insana yazdığını söyledi. Bizimkiler pardon ama daha ucuz olduğu için insan yerine mezar taşına yazmayı tercih ediyor.

**

Sn. Ceyhun Ümiter, Mağusa Devlet Hastanesi, sonrasında Sağlık Bakanlığı derken sağlık teşkilatının içerisinde dirsek çürüttünüz. Dirseğinizin çürüyen yerleri bu işten bıktık usandık yeter diye 7 desibetre ses yüksekliğinden avaz avaz bağırırken, ayaklarınız rahat durun be arkadaşlar bu kadarlık emeğin karşılığında, bir basamak yukarı çıkacağız ‘Müsteşar’ olunca eh akmazsa damlar cinsinden biraz daha rahat edeceğiz diyerek çürüyen yerleri bekleme moduna aldı. Ancak bitti bitiyor denilen sizin atamaya, başbakanın androş koyduğu ve Umre Örs’ü koltuğa oturtacağı şayaları ortalığı sardı. Sn. Ümitler, şimdi kabul eder sine çeker ve kahırdan ölürmüsün, yoksa bu kadar sene verilen emeği heba edip beytambal galsın deyip, bana hadde eyvallah mı dersiniz?  Sn. Ümiter, işlenen demir ışıldar. Beklemedeki demir paslanır. Ama siyasi erk bakıyorum sizin gibi sağlığı çalışmaları ile aydınlatanlar da paslanmaya itiliyor.  Ceyhun bey, Ayşaba, siyasetcinin yarattığı yıkım yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar. Adalet ise su gibidir, akarsa Ceyhun ovlucuğumun sağlıkta yaptığı hizmetler gibi nimetler yetiştirir diyor.

**

Sn. Lica Şemmedi, paylaşımınızda, Kızılyürek, Küçük Tahsini de o birileri de temsil etmiyormuş. Pardon da sizler kimi temsil ediyorsunuz? KKTC ki seçimlerde seçilenler kaç tanesi gerçekten Kıbrıs Türkü’nin iradesi ile seçilmiş acaba? Hadi be işinize be diyorsun. Lica hanım yapma. Onlar anasının kuzusu, memleketin  göz nuru, baremlerin en üst katmanında gezenlerdir. Bizim yüzümüze gülerken, dönüp anamızı öpenlerdir. Bize bulgur pilavını münasip görürken, onlar kuzunun en iyi yerini götürenler üstüne de hoşafı kaşıklayıp, sonrasında da kahveyi höpürteterek içenlerdir. Seçim zamanlarında full çeken bataryaları ile kapsama alanımızda sürekli dolaşıp, seçim bittiği zaman arandıkları zaman şuanda kapsama alanı dışındadır. Daha sonra yeniden arayın sınıfında olanlardır.

**

Sn. Fırat Yılmaz, Hak-Sen Genel Sekreteri  olarak yapmış olduğunuz açıklamada, geçmiş yıl kayıplarını ve ekonomik krizin etkilerini dikkate almadan belirlenen çalışanı ailesi ile birlikte açlığa mahkûm eden 2,740 TL tutarındaki yeni asgari ücret tüm ücretliler için zulümdür” dediniz. Asgari Ücret Yasası’nın değiştirilerek, Komisyon’un daha katılımcı bir anlayışla oluşturulması hedeflenmektedir. Bu çerçevede asgari ücret belirlenme süreci daha bilimsel ve nesnel verilerle yürütülecektir ifadesinde de bulundunuz. Sn. Yılmaz, asgari ücret konusunda haklısınız. Ancak iş çevreleri bu ücreti çok bulduklarını ve işçi çıkartmak için kolları sıvadığı, konu ile ilgili olarak da bakanı ziyaret ettiklerini öğrendik. Yakında, bugünlerde 7 şiddetinde esen rüzgar, fırtınaya, işçi çıkartma işlemlerinden sonrada Karayele dönüşecek. Ve sanırım geçim zulümün büyüğü o zaman başlayacak. Sn. Yılmaz, Hacı amca, bu hükümeti okundurduk, yazındırdık ama bale gudelya bale gudelaya. Yahu teraziyi ölçülü tut diye diye dilimizde tüy bitti. Fırat evladıma nasihatım olsun. Oğlum Fırat seni dinlemeyen kulağın diline de güvenme derim dedi.

**

Sn. Hasan Birinci, Demokrat biri olarak, Parti ciddiyeti altında yönetmeye çalıştığın,Şeker Sigorta’da 4 milyon açık olduğu ileri sürülüyor. Eski Yönetim Kurulu Başkanı olduğun süre içerisinde, kendisine ve ailene ait şirketlere fatura karşılığı ciddi ödemeler yaptığın söyleniyor. Ayrıca bir diğer yönetim kurulu üyesi Ömer Arabacıoğlu'nun başkanı olduğu Gönyeli Spor Kulübü'ne düzenli para aktardığın ileri sürülüyor. Ayrcıafaaliyette olmayan bir şirkete de 300 bin TL'ye yakın kaynak aktarıldığı belirtiliyor. Şeker Sigorta Bol Kepçe Lokantasından, tencere ve taslara doldurulan 4 Milyon Törkiş Lira, Birinci olarak senin boynuna asılmaya çalışılıyor. Hacı Muhittin amca medya şirketlerine ve bazı kulüplere sponsorluk ve reklam anlaşması adı altında dağıtılan ,  2 milyon Türk Lirası nedir ki? Konuşmaya değmez. Hele hele birinci derece yakınlarına ait olan şirketeödediğin 1 milyon TL civarında para ile ‘Hayali” Danışmanlık şirketine 288 bin TL sanırım konuşulmaya bile değmez diyor. Ayşaba, Hasancığımı neden suçluyorsunuz. Orada yönetim de var. Ve o yönetim devlet malının deniz yemeyenin Keriz, pardon Kereviz oluğunu bilmiyor mu? Çocuklarda keriz olmamak için devlet malını yiyivermişler dedi.

**

Sn. Kıymet Karabiber sosyal medyada paylaştığın Metin Akpınar komşumuzun bir horozu vardı. Sabah erkenden ötüyordu, bir süre sonra sesi kesildi. Komşumuza horoz nerede dedim? Dedi ki: 'Sabahları bizi uyandırdığı için kestik.' Yıllar sonra üniversiteye katıldığımda anladım ki, kim insanları uyandırıyorsa, kesilmeye mahkumdur sözleri bir yerlere ‘Cuk’ diye oturdu. Sevgili Kıymet, Türkiye’de yazan kalemler kırılıp, konuşan kelleler kesilirken, bizim buralarda, adalet diyerek yola çıkanlar Adalet abla’nın, vicdan diye bağıranlar, Vicdan ablanın, hak hukuk diye nara atanlarda Hakkı dayının kellesini bumburo kesiyor.  Unutma martının midesini doyurmak için, balıktan başka şansı olamadığı gibi bizim de Adalet ablaya, Vicdan Teyzeye ve Hakkı dayıya ihtiyacımız var.

**

Sn. Ömer ArabacıoğluŞeker Sigorta Yönetim kurulu üyelik görevden alınacağın söyleniyor.DP adına yönetim kurulu üyeliğine devam ederken, bir çok kalemden Gönyeli Spor Kulübü'ne kıyak paralar aktarmak spora destek adı altında yer alacağına, kalkışlar buna suistimal diyerek seni sıkıntıya sokmuşlar. DP Genel Başkanı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş’ın, senin görevden alınman için karar verdiği söyleniyor. Sn. Arabacıoğlu bu karar güzel de mavre yerimo kalsın o kalın ve ışığı bile yansıtmayan perdenin arkasındaki gerçek başkan / patron da görevden alınacak mı? Yoksa perde kapanıp tiyatro oyununa son mu verilecek?Sn. Arabacıoğlu, vallahi inan ham hum şorolop mevsimin yaşadığın görevden alınma durumunda suçu yok.  Birilerini kurtarma uğruna kelleni kesen kılıç soğuk

**

Sn. Orhan Ayşe Durgun sosyal medyadaki paylaşımınızda Yuhhh bee artık. Bu hükumetin Allah bin belasını versin. Yeter lan artık. Açlık sınırına dayadınız bizleri. Domates 13.00tl salatalık 9.50 tl ... bu hükümeti savunanlar yazın söleyin halk ana avrat sövüyor. Zamlarıda geçirin sessizce. 3 tane domates 3 tane salata bugünde böyle şükürler olsun dedin.  Da, İmamın işi namaz kıldırmak ve dua etmekse, hükümetlerin görevi de zeytin ağacından mamül, halis karpaz zeytin yağı ile buladıkları Zam kazıcıklarını, kıynıksız olarak halkın münasip yerine hart diye geçirmektir. Bak halk zeytin yağına bulandırılmış zam kazıcıklarını ‘Zamtonlardan’ yiyince gıkını bile çıkartmıyor. Acı varmı acı diye sorulduğu zaman, acının getirdiği yüzlerdeki buruşukluğu gizlemeye çalışarak ‘Yok efendim’ diyor. Sonrada ağlama krizine tutularak gizliden gizliye odasına kapanarak ağlıyor. Sevgili Orhan, elimiz ile yarattığımız yıkımı inan gözyaşlarımız ile temizleyemeyecek noktadayız.

**

Sn. Kar İş yöneticileri, Mozart’ın ‘Ölüm Marşı olarak nitelendirilen 9’ncu senfonisi ile Hababam Sınıfı müziğini dinlerken hep aklıma sizler gelirsiniz. Taşımacılık paramızı alamadık. Öldük bittik diye ağlarken, Mozart’ın 9’ncu senfonisi eşliğinde tabutunuzu taşır gibi bir hisse kapılıyorum. Sonra hababam sınıfının müziğindeki o müziğin yavaş çaldığı andaki hüzünü hissediyorum. Sonra bazılarınızın havadan para kazanmak için sahte fatura düzenlediğini ve sonrasında bu meydana çıktığı için ödenmediklerini öğrenince hababam sınıfı müzüği birden o neşeli fon durumuna geçiyor. Beyler ağlamayan çocuğa memme verilmez tamam. Ama sahte ağlayan çocuğa memme yerine rezil edilerek ders verilir. Bilmiyorsanız öğrenin. Eğri ok doğru gitmez. Görgü ise önceden görme ile değil, gördüklerini edebinle yaşayarak kazanmaktır.

**

Günün Sözü

Hayalleri kurduran

Gerçeklerdir.

**

Fıkra

Çok Yaşa !...

Kralın biri, çok önemli bir konuşma yapacakmış. Halk şehir meydanında toplanmış. Kral kürsüye çıkmış, mikrofon başına gelmiş, tam ağzını açacakken bir ses duyulmuş:

- Hapşuuu!..

Kral sormuş:

- Kim hapşırdı?

Cevap alamayınca, muhafız kıtasına emir vermiş:

- Ön sırayı kurşuna dizin!..

Ön sıradakiler yaylım ateşine tutulmuşlar. Kral yine sormuş:

- Kim hapşırdı?

Yine cevap yok. Yine yaylım ateş. Bir süre bu böyle devam etmiş. İlk on beş sıradakilerin hepsi ölmüş. Aynı soruyu on altıncı sıradakilere sorunca; çelimsiz bir adam yerinden kalkıp, boynunu bükmüş:

- Ben hapşırdım sayın kralım!..

Kral korkudan tir tir titreyen adama bakmış; aradığını bulmanın rahatlığı içinde bağırmış:

- Çok yaşa!..

**

Günün Fotosu

gunun-fotosu-121.jpg

 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler