• BIST 9716.77
  • Altın 2435.681
  • Dolar 32.5203
  • Euro 34.8906
  • Lefkoşa 21 °C
  • Mağusa 23 °C
  • Girne 22 °C
  • Güzelyurt 22 °C
  • İskele 23 °C
  • İstanbul 15 °C
  • Ankara 21 °C

Taner Ulutaş'tan Sahibine Mesajlar

Taner Ulutaş'tan Sahibine Mesajlar
Taner Ulutaş'tan Sahibine Mesajlar

 Sahibine Mesajlar

Sn. Ersin Tatar, Cumhurbaşkanı olarak,  Anayasa’nın size verdiği yetki çerçevesinde ülke politikasının belirlediği ölçüde görüşmeleri sürdürürsünüz. Bu çerçevede de açıklamalarda bulunursunuz. Maraş ile ilgili yaptığınız açıklamada 3000 Rum’a mülkleri iade edilecek ve Maraş’a dönmelerine olanak sağlanacak dediniz. Bence bundan da muradınız, Türkiye’ye açılacak Milyonlarca Stg.’lik (Yalnız Lordosun davası 100 milyon Stg.deniyor) davaların önüne geçmiş olacaksınız. Şuanda 318 milyon 197 bin 662 Sterlin tazminat ödeme yükü altında bulunan Taşınmaz Mal Komisyonu’nun üzerine binecek yükü de önlemiş olacaktınız. Ancak eskiden şahin olan sonra şahinlikten Kartallığa terfi etmeye çalışırken, seçimde tumba olarak serçeliğe tenzili rütbede bulunan birileri, ‘Nayır Nolamaz’ bir karış toprak vermeyiz diyerek yandan kaynak yapmaya başladı. Osmanlı devrinden kesitler sunulan zamanımızda, galiba borç meselesine de değinmek gerekir. Mesela, Osmanlı’da kimseye borç takamıyordun. Borcunu sikke sikke (Yanlış anlaşılmasın Osmanlı parasıdır)  ödüyordun. Peki, yandan kaynakçılara inanıp bir karış değil bir avuç toprak vermeyiz diye tutturursak, tapuların bedellerini bize sikke sikke (Osmanlı parası) ödetmeyecekler mi? Bu para Türkiye’den talep edilirken oradaki suçsuz insanlar bundan nasibini almayacak mı? Sn. Tatar, hayat üç buçuk ile dört arasındadır. Türk insanının, geçim sıkıntısından ay sonunu getirmek için bir yerleri üç buçuk atarken, koltuklarda ucuz kahramanlık peşinde olanlar ise vatan, millet Sakarya edebiyatı ile dört dörtlük yaşıyor.

**

Sn. Kemal Kılıçdaroğlu, Kıbrıslı Türkler, eskiden, Karaoğlan lakabı ile anılan Bülent Ecevit’e duyduğu sevgi ve sempati nedeniyle, kalplerinin müstesna bir köşesinde CHP’ye yer ayırıyordu. Bir yanlışı görse bile partiye değil kişiye atıfta bulunarak, baca eğri de olsa dumanı doğru çıkar derdi. Ancak siz gelince gerek açıklamalarınız gerekse politikanız nedeniyle eleştirdiğimiz Erdoğan’ın sizin yanınızda melek olduğunu düşünmeye başladık. KKTC’ye yapmış olduğunuz ziyarette, sosyal demokrat bir partinin başkanına yakışmayacak olan savaş çığırtkanlığı içeren kan döktük bizimdir gibi açıklamalar yapmanız barış isteyen bir toplumun vitrininde sırıttı. Hele çözüm istediği için daramalı tüfek ile yaylım ateşine tutulan Akıncı’ya yapacağınız ziyareti, haber vermeden iptal ederek zeflemeniz (dalga geçmeniz) CHP’ye duyduğumuz sevgi kırıntılarını da yok etti. Eskiden CHP’nin Bacası eğri de olsa dumanı doğru çıkardı. Sayenizde ne baca nede dumanı kaldı. Bakın baba mirası yanan mum gibiyse siyasetçinin sözü de parlayan saman alevi gibidir. Parladınız ve bittiniz. Şampuanımız hoşgörü, Sabunumuz sevgi, Süngerimiz sabırdı. Ne şampuan. Ne sabun nede sünger bıraktınız.

**

Sn. Serdar Denktaş, son günlerdeki açıklamaların ile bizlerin başını döndürdün. Açık denizde seyreden gemi güvertesinde, mide kontrolünü kaybettiği için içinde ne varsa dışarı boca eden yolcuya çevirdin. Bu yollar, Amerikan Asfaltı olsa bile Bu hükümet yürüyemez. Ellerindeki kasatura ile emeklinin hayat pahalılığını budamaya çalışanların ömrü erken seçime kadardır. İş sözleşmesinin daraltılmasına ve sendikal hakların kısıtlanmasına hayır oyu vereceğim dedin. Ancak görevinden istifa ettiği ileri sürülen Çalışma Bakanı Koral Çağman’ın yerine bakan olacağın konuşulmaya başlandı. Ayrıca, Koral Çağmanı ikna etmeye çalışıyoruz ama ısrarlı olması halinde meclis çalışmalarını da sahipsiz bırakmayız imasında bulunarak kapıyı gındırdın. Haaa yok öyle bir şey dersen Erhan Arıklı açıklamasında var dedi. Sevgili Serdar, Ayşaba, bir ismi bir karizması var. Bu nedenle Mevlana’nın Semai’leri gibi bir o yana bu yana dönmesin, bir noktada hayır derken, sonrasında koltuk aşkına yenilip boyun bükmesin diyor.

**

Sn. Fırat Borak, gözden ırak olduğu için hükümetlerimizin de gönlünden ırak olan, Dipkarpaz’daki, Balıkçı Barınağında, insanların tekneye bindiği, ağlarını taşıdığı Menderekin Çürüdüğünü belirttin. Hükümetlerin sıklıkla değişmesinin alışkanlık haline geldiği ülkemizde, 160 tahtanın değiştirilerek, mendireğin yıkılmasının önüne geçilmesine bile göz yumulduğunu dile getirdin. Ayrıca kaçak elektrik kullanarak keyif yapanların bıraktığı borç nedeniyle kesilen ve bağlanmaya elektrikten dolayı, balıkçıların karanlıkta limana gitmek zorunda olduğuna vurgu yaptın. Sevgili Fırat, başını acemi berbere teslim edenin, cebinden pamuğunu eksik etmemesi gerektiğini biliyorsun. Biz bırak pamuğu, yarayı tedavi etmesi için tendürdüyotu bile eksik etmedik ama kanı bir türlü durduramadık. kıçını yumuşak koltuğa, uçan gezen maaşları sonrasında, karnını pahalı yemeğe alıştıranlar birgün bunları bulamayacaklarını bilmelidir. Hacı amca, mayınlarda sessizdir. Taki döşendikleri seçim yolunda, üstüne basana kadar diyor.

**

Sn. Afet Özcafer, Çalışma Bakanı Koral Çağman’ın, Çalışma Bakanı olarak artık görev yapmak istemediğini bu bakanlık denilen görünüşte güzel, ama işlevinde felaket olan bakanlığa, bir türlü ısınamadığını size söylediğine vurgu yaptınız. Şekerden vaatler, buz gibi hayaller kurularak oturulan koltuğun, sustalarının batması nedeniyle artık acı verdiği imasında bulunduğunu, yağan yağmur sonrasından, buzdan hayallerinin suya, şeker gibi koltuğunun da akideye dönüştüğüne vurgu yaptığını belirttiniz. Tabi sizin de Gramfona ‘Güle güle sana, yolun açık olsun plağını koyduğunuzu öğrendik. Sonrasında Çalışma Bakanlığı koltuğuna Serdar Denktaş’ın oturacağı iddiası geldi. Affet hanım, güzel de siyasi arenada elde ettiği bilgiler sonrasında dağarcığındaki bilgi hazinesi full çeken, siyaset yokuşunu, birinci vites ile değil, beşinci vites ile araba glos etmeden (Tekletmeden) çıkartan Afet hanım, o koltuk için neden düşünülmüyor söylermisiniz?  Suyun ve kuyunun değeri kuyu kuruyunca anlaşılır. Mesele kuyunun kuruması meselesi değil. Mesele suyu bol olan kuyunun kurutulmaması meselesidir.

**

Sn. Ahmet Serdaroğlu, Kamu İş başkanı olarak yaptığınız açıklamada, kapalı kapılar ardında hazırlanan İş Yasası’nda yapılacak değişiklikle, Toplu İş Sözleşmesi’ni ortadan kaldırmaya çalışacak olanlara affınızın olmayacağını dile getirdiniz. İş yasasının son kaleniz olduğunu belirtirken, bu yolun sonunun olmadığını ve yolun sonun çıkmaz sokak olduğunu söylediniz. Ve kalemizi asla terk etmeyiz derken, aba altından da sopa göstererek Halep ordaysa, arşın da buradadır imasında bulundunuz. Başkan, emir büyük yerden geldi. Önce sendikal haklar sonrada sendikaların dal ve gövdeleri budanacak. Ancak, birileri elin fazlalıkları ile yatağa girenlerin, günün sonunda yatakta rezil olmakla kalacaklarını sanırım hiç hesaba katmadı. Ohşş demeye hazırlanırken, auvvv diyerek Hanya’nın Girit’te Konya’nın Türkiye’de olduğunu öğrendikleri ile kalacaklar. Ve sahte mutlulukların, koltuğun gücü  alındığını, ama hakikilerinse yürekle kazanıldığını da öğrenecekler.

**

Sn. Ömer Çıralı, Fırıncılar Birliği Sözcüsü olarak, ekonomik kriz nedeniyle birçok insanın, aldıkları somun ekmeğin yanına koydukları bir domates, zeytin ve salatalık ile bir öğünü geçiştirmelerine rağmen ekmeğe zam yaptığınızı belirttiniz. Neymiş efendim, Fırıncılar Birliği bu fiyat yükselişinin kaçınılmaz olduğunu ifade etmişmiş. Serbest piyasa koşulları içerisinde bu zammın alındığını ifade ederken, nedense o somut ekmeğin, sünger gibi ısırıldıkça uzadığından, çektikçe sündüğünü ve içinin boş olması nedeniyle iki sokumda bittiğini dile getirmediniz. Sn. Çıralı, yapmış olduğunuz bu zam, fakir fukarayı ‘Çıra’ gibi yakacak. Eh sizlerde hükümet ile birlikte, millet kınada yakılan mum gibi yanarken, bir yerlerinize kına yakarsınız olur biter. Ayşaba, vallahi ekmeğe yapılan bu zammı anlamadım. Çünkü anlamak masraflı iştir. Emek ister. Gayret ister. Samimiyet ister. Oysa yanlış anlamak kolaydır. Biraz hep bana yine bana düşüncesi ile kötü niyet. Umursamazlık ve narsislik kafidir dedi.

**

Sn. Levent Mihmat, Karpaz bölgesinin küçük ama güzel köylerinden Esenköy’ün, sorunları bir türlü bitmek bilmiyor. 100 kişilik nüfusunuz ve 40 seçmeniniz ile sizleri 1.40 cm boyunda, Kuzey Kıbrıs’ın en küçük köyü olarak gördükleri için bizi yönettiğini zannedenler sorunlarınıza el uzatmıyor. Köyünüzde ne bir okul, ne bir market, ne cami, ne de mezarlık var. Üstüne üstlük sosyal yaşamı sürdürebilecek bir imkân da yaratılmıyor. Türkiye’nin doğudaki 1960’ların bir köyünü anımsatan köyünüzün bu durumda olmasından sizler sakın utanmayın. Utanması gerekenler, köyün bu durumunu göremeyen görme engelli idarecilerimizdir. Sizi hafife alanlar, umulmadık taşın baş yardığını da bilmeleri gerekir. Muhtarım, ‘Ölüm Marşı’ olarak da nitelendirilen Mozart’ın 9’uncu senfonisi kıvamındaki, ‘Sandıkta Ölmek kolaydır’ isimli eser, sanırım erken seçimin olacağı ayda sıklıkla çalmaya başlayacak. Bestesi ve güftesi halk tarafından yazılıp hazırlanan, ‘Sandıkta Ölmek kolaydır’ şarkısı, radyo ve televizyonlarda sanırım ‘Bir numaraya’ oturacak.

**

Sn. Buran Atakan, Milli Havayolu şirketimiz Kıbrıs Türk Hava Yolları batırıldıktan, hadde iyi niyetli davranayım ve battıktan sonra diyeyim, ağzını uzun bir zaman diliminden sonra açtın. Genç TV’de yaptığın açıklama sonrasında rüzgar gibi esince kavak gibi eğilen, olgunlaşan başak gibi boyun bükenlerin, angonciklerin yanına mahalleye gideceğine rütbe aldığını dile getirdin. KTHY battığı veya batırıldığı zaman Ulaştırma Bakanı olan Hamza Ersan Saner’in bu gün, tenzili rütbe yerine terfi alarak Başbakan olduğunu dile getirdin. Buran yetenek doğuştan olur. Sonradan olmaz. İçişleri olmadı, Tarım, oda olmadı Eğitim derken, ‘Süper Bakan’ yapılanların, kurum ve kuruluşları olmayan yetenekleri sayesinde batıranların ‘Çıkrık tomofile’ döndürdükleri ülke, salamparti gitmesi nedeniyle tumba olacak görüntüsü veriyor.  Sevgili Buran, ne zaman ciğerciden tekme yemelerine rağmen, ciğercinin camının önünden kaçmayan, o ciğercinin kedilerini görsem, ardından cebimden bir çakmak çıkartıyorum. Cigaramı yakarak ciğerime derin bir duman çekiyorum. Sonrada ilham geldiği için, küfürlü hicaz faslından beste, santurlu tarafından da güfte hazırlıyorum. Gelmişlerinden başlar, taaa geleceklerine kadar gidiyorum.

**

Sn. Mehmet Avcı, Trafik Kazalarını Önleme Derneği Başkanı olarak birçok sürücünün araç sürerken uyuşturucu kullandığını dile getirdin. Ve bu durumu önleyecek olan yasanın çıkartılması için yıllarca çalıştığınızı belirttiniz. Polisin etkin kontrollerinde bazı sürücülerin kullanımındaki arabada, uyuşturucu madde çıktığını basında görmekte olduğunuzu ve bazı sürücülerin uyuşturucu kullanarak yollarda olduğunu ifade ettiniz. Devletin uyuşturucu kullanımının yaygınlaşmasına rağmen bunun önüne geçmek için asli görevini yapmadığını da söylediniz. Sn. Avcı, bizim yasamadan sorumlu Meclis-i Mebusan üyelerimizin büyük çoğunluğu, yılın 365 günün 110 günü yoğun işleri nedeniyle Meclise gidemiyor. Gidenlerde nisap hasıl olduktan sonra, meclisin ceylan derili koltuklarında şekerleme yapmak yerine işlerini takip etmek için (Gidenleri tenzih ediyorum) meclise bay bay demeyi tercih ediyor. Salonda kalan 10-15 kişi de çok yorulduğu için ay sonra 3 aylık bir tatile çıkacak. Aceleniz ne diye sormadan, lütfen değerli vekillerimizi böyle basit işler ile uğraştırmayın desem ayıp etmiş olmam değil mi? Tarla sapan, bahçe çapa ister. Eğri ok hedefi bulmaz Sn. Avcı. Birlikten güç doğar der atalarımız. Muk doğar. Bunlar birbirlerini kuyunun başında görse kuyunun içine itecek. Olmadı el bombasının pimini çekerek uçuracak.

**

Sn. Vedat İleri,  Ülkemizde uzun yıllar turizm sektöründe çalıştıktan sonra, yaşamınıza Danimarka’da devam etiğinizi öğrendik. Dağarcığınızdaki bilgi hazineniz ile gerek ulaşım, gerekse de tesislerin uyguladığı fiyatlar nedeniyle ülkemize turist gelmesinin bir hayal olduğunu vurguladınız.  İleri, sosyal medya hesabından yaptığı yazılı bir paylaşımla Aşılı karantinasız girişlerin başlamasına karşın uçak biletlerindeki fahiş fiyatlar ile otel konaklamalarındaki pahalılık nedeniyle turistin gelerek esnafın para kazanmasının beklenmemesi gerektiğini söylediniz. Sn. İleri, Mevlana’nın dediği gibi bize kim olursa olsun yeter ki gelsin. Kumarcısı gelsin. Öğrenci adı altında gelip, altlarında son model arabalar ile üniversitenin nerede olduğunu unutan, yeterki üniversitelerimize para kazandıran Afrika kökenli, uyuşturucu ticareti yaptığından şüphe edilenler gelsin. Mafya bozuntu kişiler gelsin. Ama turist gelmesin düşüncesi hâkimdir. Mezarımıza çiçekle gelmiş olacak olan bizi yönettiğini zanneden gelmiş geçmiş yöneticilerimizin, ülke olarak bizi öldürmüş olduğu gerçeğini değiştiremeyeceklerini de bilmeleri gerekir.

 **

 

Baban rahat vermiyor

Adamın biri önünde eğilen herkesin arkasına geçip işini bitiriyormuş.

Birgün yine aynı şeyi tekrarlamış melekler gök yüzünden yer yüzüne inip birdaha eğilen birisinin arkasına geçip işini halledersen seni cehenneme atarız demişler.

Adam bir hafta boyunca kimseye dokunmamış ama artık dayanamamış bir hafta sonra önünde eğilen bir hanımın hemen arkasına geçerek işini görmüş. Bunu melekler cehenneme atmışlar. İşini gördüğü bir kadından da çocugu olmuş .ocuk aynı babası gibi o da yolda gördüğü herkesin arkasına geçip iş görüyormuş. Bunada aynı şekilde melekler birdaha kimseye bunu yaparsan seni cehenneme atarız demişler ve buda babası gibi bir hafta dayanmış ve yolda gördüğü kişinin arkasına geçerek işini bitirmiş. ve tabiki melekler gelip onuda cehenneme götürmüşler. Çocuk cehennemin sıcak oldugunu bildiğinden meleklere neden burası bu kadar soğuk diye sormuş.

Melekler hemen cevap vererek a, oğlum baban rahat vermiyorki eğilip iki odun atalım demiş.

 

203566977_281122143803133_2450270502819241590_n.jpg204319334_340081814167875_4742454715370012148_n.png202499747_1792315150950714_852918261540191307_n.jpg

Etiketler: , , ,
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler