• BIST 10218.58
  • Altın 2444.587
  • Dolar 32.193
  • Euro 34.7877
  • Lefkoşa 25 °C
  • Mağusa 25 °C
  • Girne 24 °C
  • Güzelyurt 26 °C
  • İskele 25 °C
  • İstanbul 15 °C
  • Ankara 18 °C

Yozlaşan Siyaset ve Patron Siyasiler

Cenk DİLER

dusunce-yozlasmaDaha önceki bir yazımda “Siyasal Yozlaşma” türlerinden kısaca bahsetmiştim (18.9.2014 Detay Antitez). Şimdi bunu biraz daha ayrıntılandırma ve açma gereği doğmuştur. Neden? Çünkü gittikçe YOZLAŞAN siyasiler, ülkeyi hızla bataklığa sürükleme çabalarına, artan bir ivme ile devam etmektedirler. Kelime anlamı ile Patronaj; siyasal partilerin iktidara geldikten sonra, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan “üst düzey bürokratları” görevden almaları ve bu görevlere yine SİYASAL YANDAŞLIK, ideoloji, nepotizm-kronizm gibi faktörler esas alınarak yeni kimseler atamaları durumudur (Coşkun Can Aktan, Kirli Devletten Temiz Devlete adlı kitabı sf. 30). Nepotizm (Akraba Kayırmacılığı); Bir kimsenin beceri, kabiliyet, başarı ve eğitim düzeyi vb. faktörler dikkate alınmaksızın sadece politikacı, bürokrat ve diğer kamu görevlileri ile olan akrabalık ilişkileri esas alınarak bir devlet görevine atanmasıdır. Kronizm (Eş-Dost Kayırmacılığı); Kamu görevlilerinin istihdamında LİYAKAT (yeterlik) ve eşitlik ilkeleri yerine eş-dost ilişkilerinin esas alınması suretiyle yapılan kayırmacılık türüdür. Partizanlık (Siyasal Yandaşlık ve Kayırmacılık); Siyasal partilerin, iktidara geldikten sonra kendilerini destekleyen seçmen gruplarına (ben bunlara kısaca “çemberlerin bayrak sallayıcıları” diyorum) çeşitli şekillerde ayrıcalıklı işlem yaparak bu kimselere haksız yere menfaat sağlamaları ve seçim döneminde gördükleri yardımlar dolayısıyla bir bakıma yandaşlarını ödüllendirmeleridir. Kollamacılık; Kısaca, bir siyasal partinin veya onun mensubu bir siyasetçinin (Patron), partili (Client) kimseleri kollaması ve gözetmesidir (Coşkun Can Aktan, Yeni Türkiye Yayınları, Siyasette Yozlaşma Özel Sayısı, Sayı 14, sf. 1068-1069). Yukarıdaki tanımların size hiç yabancı gelmemesi lazımdır. Çünkü yıllardan beridir ve sürekli olarak yaşadığımız bu anomaliler o kadar tekrar edilmektedir ki, artık bazı kesimler tarafından içselleştirilmek üzeredir. Hâlbuki bu bulaşıcı hastalık kanserden daha tehlikeli ve öldürücüdür. Üstelik kanser tek bir insanı yok ederken bu illet tüm toplumu yok edecek kadar yayılmacıdır. Dr. Salih Egemen de, Kıbrıslı Türkler Arasında Siyasal Liderlik adlı kitabında, PATRONAJ virüsünden çok geniş bir şekilde ve Kıbrıs tarihinden örnekler vererek bahsetmektedir. Evkaf’ın 1920’lerdeki patronu Sir Münir’den, Rauf Raif Denktaş’ın 1974-1985 yılları arasındaki patronluğuna, devletin yeni patronu Dr. Derviş Eroğlu’nun 1985-1993 yılları arasındaki patronluğu dönemini ve yaptıklarını anlatmaktadır. Sizce günümüzün yeni PATRONLARI kimlerdir dersiniz? 1990’dan sonra iktidara gelen BİTİŞİK SİYAM İKİZLERİ acaba bu PATRON/PATRONAJ düzenine daha ne kadar damgalarını vurmaya devam edecekler? Halk olarak gözümüz ne zaman açılacak? Evkaf’ın patronu Sir Münir zamanının şimdiden hiç de farklı olmadığını bu BEYZADELERE kim hatırlatacak? Teyze oğullarını (İçişleri Bakanlığı), bakan kızlarını (Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı), kardeşi çocuklarını (Eğitim Bakanlığı) vb. örneklerinde olduğu gibi, hiç hak etmedikleri yerlere atamak ne demektir? Hiçbir donanımı olmayan eş-dost tayfasını (son günlerde yaşanan atama fiyaskoları) müdür/müsteşar yapmak ne demektir? Seçim zamanı çemberde bayrak sallamaktan başka hiçbir özelliği olmayan oy deposu olarak görülen yandaşlara (yıllardan beridir her gün şahit olunan işe alımlar) istihdam yaratmak ne demektir? Sizler, kimin cevizci çuvalından oynamaktasınız? Buna ne hakkınız var? Halkın vergilerinden toparladığınız bütçe babanızın malı mı? Yaptığınız, tamamen SİYASİ DALAVERE yani SİYASİ MANİPÜLASYON değil midir? Coşkun Can Aktan’ın makalesinden devam edelim. Seçmeni YANILTMA ve OYLARINI MAKSİMİZE ETME çalışmalarına Siyasi Dalavere denmekte ve başlıca şu şekillerde ortaya çıkmaktadır: • Aşırı Vaatte Bulunma ve Yalan • Propaganda (tek taraflı ve gerçeğe dayalı olmayan) • Aşırı Bilgi Sunma (yapılanların anlaşılmasını güçleştirmek için) • Gizlilik ve Örtbas (seçmeni bilgisiz ve ilgisiz kılmak, katılımcılığı yok etmek) Bunlar da tanıdık geldi değil mi? Siyasal Yozlaşma hakkındaki literatür sanki de KKTC için yazılmış. Siyasilere zerre kadar güvenin kalmadığı ülkemizde, bazılarımızın yaşananları içselleştirmesi ve “Nolmuş canım?” dercesine olaya tepkisiz kalması hatta savunması, siyasilerin bizi düşürmüş olduğu durumdan çok daha zarar vericidir. Yazımızı, Mahmut Cengiz ve Mehmet Kul’un; Türkiye’de Kamu Yönetiminde Yolsuzluğun İçselleştirilmesinin Sosyolojik Analizi (Polis Bilimleri Dergisi Cilt:10(3)) adlı makalelerinden alıntıladığımız bir sonuçla bitirelim; Yolsuzluk sorunsalında birçok sorunun varlığından söz edilirken, özellikle elde edilen haksız kazancın normalizasyona uğratılarak meşrulaştırılması olarak da tanımlanan içselleştirme eyleminin ön plana çıktığı görülmektedir. Bu süreçte, kamudaki bürokratik sistemin işlevselsizliğinden kaynaklanan ‘yapı’ ve yolsuzluğa bulaşan kamu yöneticilerinin rüşvet eylemlerindeki etkinliğini gösteren ‘birey’ yaklaşımı etkili olmaktadır. Hakkında yolsuzluk suçlarından işlem yapılan ve eylemde bulunduğu ispat edilen görevlilerin, yaptıklarını bir hakkın temini olarak görmeleri içselleştirmenin varlığını konfirme etmektedir. Bu noktada bireyi etkileyen birçok etkenden söz edilirken, çalışmada özellikle Foksiyonalizmle açıklanan kamu yönetiminin işlevselliğini yitirmesi ve Sembolik Etkilesimcilik ve Fenomenoloji gibi birey temelli teorilerle açıklanan bireyin sapma davranışına girerek yolsuzluk eylemini meşru görmesi ön plana çıkmaktadır. Karar sizindir. Ya geleceğimizi bu SİYASİ DALEVERE çevirerek, SİYASAL YOZLAŞMAYA çanak tutan PATRONLARIN eline bırakacağız ya da kendi kendimizi yöneteceğiz. Nikita Kruşçev: “Politikacılar her yerde aynidir. Nehirin dahi olmadığı yere köprü kurma vaadinde bulunurlar.”

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları