• BIST 9796.54
  • Altın 2435.681
  • Dolar 32.5203
  • Euro 34.8906
  • Lefkoşa 25 °C
  • Mağusa 25 °C
  • Girne 24 °C
  • Güzelyurt 26 °C
  • İskele 25 °C
  • İstanbul 17 °C
  • Ankara 23 °C

Saray’ın ezberini kararlılık bozar

Koltuğu kaptırmak istemeyen Saray, yargıdan bürokrasiye devletin tüm imkanlarını seferber ederek muhalefete gözdağı veriyor. Fiili bir OHAL rejimine dikkat çeken uzmanlar, iktidarın ezberini muhalefetin alışılmış sınırları aşan hamlelerinin bozacağını söy
Saray’ın ezberini kararlılık bozar

Baskının dozunu her geçen gün artıran iktidar ülkeyi 2023 seçimlerine fiili bir OHAL rejimi altında götüreceğini gösterdi. Peş peşe gelen eylem ve etkinlik yasakları, Gezi davasında verilen skandal kararlar, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu için onaylanan ceza ve siyaset yasağı son iki haftada bu tezi destekleyen birkaç gündem maddesi oldu. Üstelik iktidarın bunlarla yetinmeyip sandığa dönük adımlar atabileceği, ucu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na kadar uzanacak hamlelere hazırlık yaptığı konuşuluyor.

Muhalefet cephesi de baskıların artarak süreceğinin farkında. Son dönem hem CHP hem de İYİ Parti kurmayları, durumu ‘istibdat’ rejimi olarak adlandırdı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun son çıkışları ise CHP’nin bilinçli ya da zorunlu olarak alışılmış sınırların dışında bir muhalefet çizgisine doğru yöneliminin işareti oldu. CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Yargıtay’ın Kaftancıoğlu kararının ardından önce Bursa’da düzenleyecekleri mitingi Maltepe’ye çekti. Kılıçdaroğlu’nun SADAT çıkarması ise seçim ve sandık güvenliği başta olmak üzere Saray’a karşı en etkili çıkışlarından biri olması bakımından önemliydi. 19 Mayıs’ta gençlerle Anıtkabir’e yürüyen Kılıçdaroğlu, "Hep beraber önümüzdeki çeteleri de SADAT'ları da ezeceğiz ve yolumuza devam edeceğiz" dedi.

Baskının önümüzdeki süreçte artacağına dikkat çeken uzmanlar, muhalefetin rolünün kritik olduğuna işaret ediyor. Muhalefetin öncelikle inandırıcı bir program etrafında halkı tribünlerden sahaya çekecek gerçekçi bir program ortaya koyması gerektiğini ifade eden uzmanlar olağanüstü iktidar baskısının muhalefeti de yeni mücadele kanalları açmaya zorladığını vurguluyor. Uzmanlara göre seçimlerde elde edilecek başarı, iktidarın ezberini bozacak siyasi hamlelerin devamlılığına ve kararlılığına bağlı.

İMKANLARI SONUNA KADAR KULLANACAK

Türkiye'nin otoriterleşme sürecinin yeni bir durum olmadığını, özellikle 2017’den sonra daha da şiddetlendiğini vurgulayan Ege Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Aslıhan Aykaç, “Uluslararası araştırmalarda Türkiye antidemokratik ülkeler sınıfında yer aldı. Son olarak Gezi davası, Canan Kaftancıoğlu olayı antidemokratik sürecin tutarlı bir uzantısı diyebiliriz. Bundan sonra da ben bunun artarak devam edeceğini düşünüyorum. En son olarak geçen hafta iki tane lise öğrencisinin okullarından alıp ifadeye götürülmesi de bunun bir örneğidir. İktidar yasama, yürütme, yargı, cumhurbaşkanlığının genişletilmiş yetkileri, atama yetkileri, genelge çıkarma yetkileri gibi pek çok konuda elindeki kuvvetleri çok etkin bir biçimde kullandı” diyor.

Muhalefetin durumuna da değinen Aykaç sözlerini şöyle sürdürüyor: “CHP mitinginin Bursa’dan Maltepe’ye çekilmesi, Kılıçdaroğlu’nun SADAT kapısına gitmesi, diğer kurumların önünde demeçler vermesi bir stratejidir. Ancak tek başına bunlar da yetmez. Ülkede büyük bir yoksullaşma var ve muhalefet inandırıcı politikalarla seçmene hitap etmeli. Seçmenle sadece mitingler yoluyla değil, sokağa inerek halk ile doğrudan temas kuracak kanallar açmalı. Bunu yapabilmek için de anlatacak bir hikayelerinin olması lazım. Anlatacak bir reçeteleri, bir politika önermeleri gerekiyor. Bugün sadece vaatlere ve adaya indirgenmiş bir siyaset yapma biçimi oyunu iktidarın minderinden kurtarmaya yetmez. Somut politikalar diyorum, mesela çiftçiye nasıl destek vereceksiniz? Üretim ekonomisini hayata nasıl geçireceksiniz? Bunlara net çözüm önerileriniz olmalı. Mesela sermaye sınıfına karşı tavrınız nasıl olacak? "Beşli çete ile hesaplaşacağız" söylemi önemli peki emekçi kesimlere neler sunacaksınız? Bunun gibi pek çok soruya inandırıcı yanıtlar verilmeli.”

‘ERDOĞAN İYİ ÇEVRESİ KÖTÜ’ TEZLERİ ÇÖKTÜ

Siyasi yasaklar konusunda özellikle AKP'nin farklı davranacağına ilişkin geçmişte bazı yorumlar olduğunu hatırlatan Siyaset Bilimci, Gazeteci Kemal Can ise, “Ama gördük ki iktidar, özellikle de Erdoğan hiçbir konuda kendi sözlerini dahi bağlayıcılık olarak kabul etmiyor. İhtiyaçlarına göre her türlü hamleyi meşru görüyor. İkincisi bu hamlelerin iktidarın işine yaramayacağı varsayımına dayalı daha teknik değerlendirmeler vardı. Eğer AKP siyasi yasaklara müracaat ederse bu seçmen nezdinde onun aleyhine olacağı için bunu yapmayacağı şeklinde yorumlar. HDP'nin kapatılması hamlesinin iktidarın işine yaramayacağı, onun aleyhine olacağı, hatta bunu daha çok Bahçeli'nin AKP'yi sıkıştırmak için zorladığı ve AKP'nin buna direndiği yorumları yapılıyordu. Bunların da çok geçerli olmadığını gördük” ifadelerini kullanıyor.

İktidarın bugün taban desteği ya da muhalefet aktörlerinin blok seçmenini yeniden kazanmak üzerine stratejiler kurmadığını söyleyen Can, “Ne Kürtleri küstürmek ne yoksulları ürkütmek ne daha seküler bir hayat tarzı ısrarında olanları rahatlatmak gibi motivasyonları var. Yani yeni seçmen kazanmak ya da genel kamuoyunu rahatlatarak oy desteğini arttırmak gibi bir strateji yok. Tam tersine bütün hamlelerini bütün stratejisini muhalefet seçmeninin dağılması, birlikte davranmaması, mümkünse seçim yasası değişikliklerinde de gördüğümüz o iradenin seçim sonuçlarına en az biçimde yansıması üzerine kuruyor. Dolayısıyla taktik gerekçeler iktidarın siyasi yasakları kendisi açısından elverişli bir enstrüman olarak kullanmaktan kaçınmayacağını gösteriyor. Önümüzdeki günlerde de bunun artacağını kolaylıkla söyleyebiliriz” diyor.

DEĞİŞİMİN ETKİLERİ MUHALEFET LEHİNE

Can, muhalefetin durumuna ilişkin de şu değerlendirmeyi yapıyor: “Son gelişmelere bakarsak, iktidarın OHAL uygulamasıyla ya da öyle bir atmosferle ülkeyi seçime götürme kararlılığı karşısında muhalefetin de artık olağan muhalefet rolünden daha farklı bir çizgiye geçmesi gerekiyor. Bunun işaretlerini verdiğini de görüyoruz. Çünkü bu olağanüstü hal, muhalefetin de olağan dışı bir tutum almasını gerektiriyor. Hem birlikte davranmak anlamında hem de direnci yükseltmek anlamında. Bu konuda dediğim gibi bazı işaretler var. Bunun sürekli ve kararlı olması elbette ki dengeleri başka türlü etkileyebilir. Çünkü şimdiye kadar iktidar, olağanüstü hal durumunu hep kendi avantajı olarak kullandı. Muhalefet ise bu olağanüstü duruma karşı daha da sakinleşerek daha da sessizleşerek cevap vermenin doğru olacağını iddia ediyordu. Galiba bu durum yavaş yavaş değişiyor. Bu değişimin de etkilerini muhalefet lehine görüyoruz.”

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler