Sn. Ersin Tatar, ilk resmi ziyaretinizi, Erdoğan’ın daveti üzerine Ankara’ya yaptıktan sonra, Esenboğa Havaalanında, üst düzey şekilde karşılanmamanız dikkat çekti. Bir Başbakan olarak, Ankara Esenboğa Havalimanı’nda, sizin ile ayni uçakta Ankara’ya giden, TC Büyükelçisi Ali Murat Başçeri tarafından karşılanmanız tebessümlere neden oldu. Bunun dışında sizi havaalanında, kimsenin uğurlamaması da For Ever diyenler dışındakilerin bir yerlerini yırtarcasına kahkahalar atmasına sebep oldu. Bu durum size ve KKTC’ye yapılan bir ayıp olduğu belirtilirken, ‘Köle Isaura’ konumuna sokulup, ciğercinin kedisi gibi, ikide bir tekme atılan KKTC’ye de, böylesi bir görüntünün yakıştırılmaması gerektiğine vurgu yapılı. Sn. Tatar, mesele, gösterttiğimiz saygıyı ve sevgiyi, çöpe atanların başımızın üstünde yeri kalmadı. Kıymet bilene kadar, bunlara bütün kapılar sonuna kadar kapalıdır sözünü söyleme meselesidir. Mesele onur ve şerefimi ayaklar altından alanlara, sen beni kaybetmeyi bu yaptıkların ile göze almışsan, ben seni silmekten şeref uyarım deme meselesidir.
*
Sn. Kutlu Evren, emlak yolsuzluğu iddiası ile yargılanmakta olan Mehmet Eminoğlu, polise verdiği sayfalar dolusu ifadesinde, Ömer Hasırcılar ve Osman Traşoğlu isimli kişilerin tehditleri altında vekâletnameleri imzaladığını ileri sürdü. Ayrıca,Traşoğlu’nun KKTC vatandaşlığı karşılığında size, Meksika pezosu veya dolar karşılığında %30 değer kaybeden Arjentin Pezosu olarak değil, İngiliz parası olarak 300 bin störling karşılığına dükkan verdiğini ileri sürdü. Ben bunu duyunca, uuu banayiyamu. (Aman Allahım) demedim. Sadece atma Recep din gardaşıyız dedim. Ayşaba, Milli piyangoda olduğu gibi ya çıkarsa yerine ya doğruysa demeden de geçemedim. Vallahi Kutlu bir günde, Evren’in eski Bakan Kutlu ovlucuğuma Tanrı bu dükkanı ona bahşedip iç ettiyse bak ona bir şey diyemem. Çünkü, KKTC Bol Kepçe lokantasında, çukur tabaklara bolca doldurulanların hesabı zaten sorulmaz dedi.
**
Sn. Kenan Akın, Sn. Kasım Uluçaylı, Yeniboğaziçi Kamp Alanını yöneten Kamp- Der Yönetim Kurulunun Başkan ve Asbaşkanı olarak yapmış olduğunuz Mali Genel Kurulda, üyelere vermiş olduğunuz Mali Rapor hesaplarındaki, gelir ve harcamaları hiçbir soru ve eleştiriye açıklık vermeden, kılı kırk yararak açık bir şekilde kâğıda döktüğünüzü gözlemledik. Faaliyet ve Mali Rapor oy birliği ile üyeden evet onayı alırken, üyenin duyduğu memnuniyetin alkışlar ile yansıtılığını gördük. Sn. Akın-Sn Uluçaylı, bir kadına kıyafetinden çok hanımefendilik. Bir erkeğe elinin sertliğinden çok gönlünün mertliği, bir kurum ve kuruluşun icraatı da işte böylesi dürüstlük ve hesap verirlik yakışır.
Sn. Akile Büke, teşbihte hata olmaz sözcüğünden harketle, Yeniçeri ocağında, Yençeriler, siz Yeniçeri Ağasına kazan kaldırıldı diyor gazeteler. Keyfi uygulamalarınıza yönelik kurul üyelerinin tepki gösterttiği ve bu tepkilerini bir muhtıra vererek sizi istifaya davet ettikleri açıklandı. Sizin de karşı atağa geçerek kurul üyeleri hakkında polise şikayette bulunduğunuz ve iki kurul üyesi ile ilgili soruşturma açtırdığınızı belirttiniz. Kısacası eğitimin en uç noktasında işler karışırken, ‘Cadı Kazanının’ fokurdamaya başladığı söyleniyor. Sn. Büke, kusura bakmayın ama YÖDAK’ta birçok şeyi ‘Büke’ büke suyunu çıkarttınız ve posasını çöpe atma noktasına getirdiniz. Bazı şeyler, oğlum diye yazılır, aşk diye okunur. Kızım diye yazılır ‘Meleğim’ diye okunur. YÖDAK diye yazılır, sıka sıka suyu sıkıldıktan sonra posası kalan bir usta bir memleket diye okunur.
**
Sn. Zuhal Topal, bir gurme veya lisanslı usta bir ahçı değilsin. Yemekten pek anlarısın, yoksa take away ile mi karın doyurursun inan onu da bilmiyorum. Ama dalga geçme uzmanlığı diploman olduğunu pek ala biliyoruz. Türkiye’de geçim sıkıntısı, TL’nin ‘Tumba’ gitmesini pek ırgalamayan ancak bazı magazin maymunlarını, rayting uğruna bir mok olmadan tabağa koyduklarını biliyoruz. Yemek yapam yeteneğinden yoksun olmanıza karşın yemek programı sunarken, Kıbrıslıların şivesi ile dalga geçmek sen ve senin gibilerin herhalde şanındandır. Türkiyenin birçok yöresinde şive farklılıkları var. Napırsen, diye sizi sorarken, abe kızancık onu boşver bir moka yaramaz dediler. Yetenek özürlü olduğunuz için topallaya, topallaya sunmaya çalıştığınız program herhalde izlenmediği için dalga geçme kuyruğuna girdik. Sn. Topal, sana Türkiye’nin bazı bölgelerinin şivesi ile sorayım. Cevabını a Kıbrıs ağzı ile vereyim. Arif Hoca’yı bilirmisen. Onun bir sözcüğünden laf edek. O, abe kızancık buna değmez diyor. Hocam, Topaliye hanıma, senin dediğin gib Haa s…..dedik. i
**
Sn. H.D Li-Koop'ta yaşandığı iddia edilen bir vurgun, bir başka deyişle cepleyşin nedeniyle, Müdürlük görevinizden bay pass edildiğiniz söyleniyor. Her ne kadar cepleyşin nedeniyle, HD hortumuna yakalanan rakamın, pek öyle aman aman büyüklükte olmadığı ve sadece 500 bin Störlingcik olduğu söylenirken, diğer hortumların yanına, devenin kulağı kadar bile olmadığı söyleniyor. Sn. H.D kopan bir gülün dalında durması ne kadar zor ise hortuma tutulan ve sağanak yağmur gibi birisinin cebine akan paraların yarattığı selin önünde o makam koltuğunun da tutunabilmesi zordur deniliyor.
**
Sn. Şener Elcil, hükümet bireylerinin, yıllardır gördüğümüz filmi yeniden vizyona koydukları, yıllarca kaşıkladığımız pilavı ısıtıp, önümüze bıraktıklarını gözlemledik. 2 Eylül’de orta, 8 Eylül tarihinde de ilkokul öğretmenlerinin görev alacak olmasına karşın, eksikliklerin giderilmediğine tanık olduk. Konu ile ilgili yaptığınız açıklamada, UBP-HP hükümetinin, demokrasi düşmanı, şeriatçı AKP hükümetiyle çok sıkı diyaloğu olduğunu, özellikle gerici eğitimin ülkemizde dayatılmasına hayır diyemeyen ve herşeye evet diyerek gerici yobaz eğitimin buraya taşınmasına hükümetin başrol oynadığını belirttiniz. Vallahi kol kırılır yen içine kalır diyenlere yok öyle 25 kuruşa balık ekmek. O devir çoktan geçti. Bu yıl eylemin Allah’ı yapılacak imasında bulundunuz. Şener Hocam, kalk deyince kalkan. Otur deyince oturan. Ciğercinin kedisi gibi tekme yemesine karşın sokak kedisinin özgürlük felsefesini es geçenlere ne söylersen söyle vız gelir tırıs gider. Hocam, unutma Platon, demokrasi bir eğitim işidir. Eğitimsiz kişiler ile demokrasiye geçilirse, oligarşi olur. Devam edilirse demagoglar türer. Demagoglardan da diktatörler türer demişti. Sanırım bu söz size bir şeyleri hatırlattır. Peki bu durumda normal bir eğitimin verilmesi söz konusu olurmu?
**
Sn. Mehmet Kayra, sosyal medyadaki paylaşımınızda, tarihin gelmiş geçmiş, suya sabuna dokunmayan. En teslimiyetçi, en edilgen, en sinik ve en silik CTP'si diyorsun. Sevgili Mehmet, Ayşaba al birini çal ötekisine derken, Mehmet ovlucuğuma, kırmızı boya içerisine yeşil renk katarsan. Üstüne üstlük, terini akıtan ve onun karşılığını isteyen emekçiler takımına, makamında otururken, istif üstüne istiflemek isteyen Patronlar kulübünde santrfor oynayanları da dahil edersen, o renk neye dönüşür, artı o takım ne hale düşer dersin diye soruyor. Sn. Kayra, bazı partilerimiz yıllanmış şarap gibi kaliteli ve değerlidir. Ancak o partinin sempatizanları da o değerli şarabın muhafaza edildiği şişelerdir. Bunu unutan bazı partiler nedense şişeyi kırıyor ve sonrasında, Yeşilçam filmlerindeki star gibi filmin ortasından başlayıp sonuna kadar sürekli ağlıyor
**
Sn. İbrahim Benter, Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü dolayısıyla, Türkiye Okçular Vakfı Mütevelli Heyeti üyesi Bilal Erdoğan’ın, sizi ziyaret ettiği açıklandı. Bilal Erdoğan’ın, Vakıfların bünyesinde faaliyet gösteren iyilik gönüllülerine hayran kaldığı belirtilirken, umudumuz, İstanbul Büyükşehir Belediyesinden alınan yardımlar sonrasında, potin kutularına yapıldığı iddia edilen yardımlar yerine, orada kurulacak olan iyilik gönüllülerine yardım yapılmasıdır. Sn. Benter, keşke bir okçuluk Federasyonu da Vakıflar Bünyesinde siz kurmuş olsaydınız. Belki 16 milyonun ucundan size de bir pay verilmiş olurdu. Sn. Benter, Türkiye’de ekonomik nedenlerden milletin anası ağlarken, Bilal Erdoğan üyesi olduğu okçuluk federasyonu sayesinde play back yaptı. 16 Milyon diyerek okçuluk federasyonu ismini dağlara ve İstanbul Belediyesine haykırdı. 16 milyon kere çığ düşerek federasyon çığ altına kaldı.
**
Sn. Yusuf Osman, Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Gençlik Örgütü Başkanı olarak, ülkemizdeki gençlerin yaşadığı en büyük sorunların başında ‘bulanıklık’ geldiğini söylediniz. Bu nedenle de gençlerin beyin göçüyle yurt dışına kaçtığını belirttiniz. Göç olmaması için de hükümetten önlemler ve ekstra siyasetler beklediğinizi vurguladınız ve ülkemize bir borcunuz olduğunu bunu da mücadele ederek ödeyeceğinizi söylediniz. Sevgili Osman, giden Türk, gelen Türk zihniyeti taşıyanlara ile normal bir mücadele yapılmaz. Bu ekstra bir mücadele ile olur. Hüsamettin amca, emir eri bir siyasetçiye değer verirsen göç yolları kapısını açarak seni ezer. Çünkü kendini vaz geçilmez sanır. Ancak kişilikli bir siyasiye değer verirsen, o değer gördükçe seni yüceltir. Çünkü seninle değerli olduğunu bilir. Bu noktada, oğlancığın işe girmesini, gıccaccığın sözleşmesinin uzatılmasını kapılarda bekçilik yaparak sağlamaya çalışan bu halk sence kimlere değer verir diye soruyor. Sahi sence hangisidir dersin?
**
Sn. Tamay Soysan, Telefon Dairesi ile ilgili olarak ayrı telen çalarak, uzun hava söyleyenlere, ma be ama detone olmaktan vaz geçin. Biz bu işe ‘La’ diyoruz. Ne yap işlet devlet modeline nede özelleştirmeye evet deriz. Kendinize gelin dediniz. Ayrıca Telefon Dairesinden bir yılda edilen 55 milyon TL’nin iki yıllık gelir ile yatırım yapılacağını, bir başka deyişle bir cebimizden alınarak diğer cebimize konulmak suretiyle yatırım yapılacak görüntüsü yansıtılacak imasında bulundunuz. Başkan, hayat bir ticarettir. Anne, baba müşteridir ve hep haklıdır. Eşin iyi ise servetindir. Kötü ise iflasındır. Hayırlı evlat bitmez mal varlığın, hayırsızı ise ipotekteki maldır. Kardeşler iyi ise faizsiz kredindir. Kardeşler kötü ise karşılıksız çekindir. Şimdi bu noktada Ana isteklerinde haklıdır. Çünkü bize evlat olarak onların ipotekteki ve Akdenizdeki bitmez mal varlıklarının kaynağı olarak bakar. Kardeşlerimiz için biz, tepe tepe kullanabilecekleri faizsiz krediyiz. Bilmem anlatabildim mi?
**
Sn. Ayşegül Özmen Garabli, kocası tarafından bıçaklanarak öldürülen kadın ile ilgili olarak sosyal medyadaki paylaşımınızda, bir çocuğa "Anne lütfen ölme" dedirten mahluka da, bu mahlukları yaratan topluma da lanet olsun. Hala daha böyle bir vahşete sebep bulmaya çalışan ve böylelikle kadın cinayetlerini besleyenlere de binerce lanet olsun. Hiç bir gerekçe cinayete sebep olamaz. İnsan haklarının olmadığı yerdeki hayatı "Yaşamak" sayanlar ve insan haklarının ihlal edilmesini normal sayanlar kına yaksınlar. Çünkü bu cinayetler en çok onların eseridir. Lanet olsun dediniz. Hocanım, kadını bir meta aracı olarak gören ve kadın hakkı yoktur, erkek hakkı vardır. Kadın hakları yoktur, kadın hatları vardır, zihniyetindeki bazı örümcek kafalı insanlar ile kadının saçının görülmesi bile şehvet uyandırır kanaatindeki beyin özürlülerden başka davranışlar sergilenmesini beklemek sanırım safdillik olur. Bakınız, insanlık yerine itlikten nasibini alan bu tiplere yüz altın versen insan olmaz. Ancak bunlara bir altın verseniz şeytanın iti olarak cana kıyarlar.
****
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.