Dünyanın içinden geçtiği pandemi koşullarında dayanışmanın ve diyaloğun gelişmesi beklenirken büyük devletlerin çıkar çatışmaları ve gerginliği artıran çatışmacı dilleri gereken derslerin alınmadığını göstermektedir. Kıbrıs Sorunu çok taraflı bir sorun olmakla birlikte sorunun asli çözümünü sağlayacak olan Kıbrıslılardır. Bunu unutarak burada yaşayan toplumların iradesini dışlayanlar kaybedenler olacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin Kıbrıs’ın kuzeyinde gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hemen öncesinde, bir Türk tezi olan, elli yıldır masada duran ve büyük kazanımlar elde edilen Federasyon modelinin geçerliliğini yitirdiğini ve BM Genel Sekreterinin duyurduğu 5’li konferansa masada diğer alternatifler (konfederasyon ve iki devletli çözüm) olmadan oturmayacağını açıklaması tam da AB’nin Kıbrıs Sorunu’nun federal temelde çözümüne yoğun ilgi göstermeye başladığı bu dönemde vahim bir hatadır. Kıbrıslı Türklerin iradesini hiçe sayan bu tavır hem Türkiye’ye hem de Kıbrıslılara bir fayda sağlamayacaği gibi federasyona dayalı BM kararlarının ve parametrelerinin geçerliliğini de ortadan kaldırmayacaktır.
Kıbrıs’ın kuzeyinin Türkiye’nin alt yönetimi olduğu algısını pekiştiren bu açıklamalar, statüko koşullarının devam ettiği, dünyadan izole yaşayan Kıbrıslı Türkler ile Türkiye arasında iyileşmesi güçleşen yaralar açılmasına ve tarikatların yuvalandığı, gün geçtikçe ülkesine yabancılaşan, yüzü Avrupa’ya dönük Kıbrıs Türk toplumunun büyük tepkisine yol açmıştır.
Üçüncü Toplum Forumu olarak adanın sahipleri olan Kıbrıs toplumlarına sesleniyoruz: Birlikte yaşamanın mümkün olduğu Federal Kıbrıs için yükseltilecek mücadele bugün dünden daha da elzemdir. Bu bağlamda adadaki toplumların bu bilinçle hareket edip liderliklerine baskı yapması, varlığını ortaya koyması kaçınılmazdır. Kıbrıs’ımız bölünemeyecek kadar küçük, birleşerek büyümeyi başararak dünyaya örnek olacak kadar büyüktür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.