• BIST 9915.62
  • Altın 2440.177
  • Dolar 32.4575
  • Euro 34.7559
  • Lefkoşa 21 °C
  • Mağusa 21 °C
  • Girne 21 °C
  • Güzelyurt 22 °C
  • İskele 21 °C
  • İstanbul 18 °C
  • Ankara 22 °C

‘Vazopressin’ ve ‘oksitosin’ hormonları eksik olan insanlar aldatmaya meyilli

Psikiyatr Onur Okan Demirci, her iki cinsiyette de bulunan vazopressin ve oksitosin hormonlarının ‘aldatma’ üzerinde etkisi olduğunu söyledi. Demirci’ye göre bu iki hormon seviyeleri düşük olan kişiler aldatmaya daha meyilli.
‘Vazopressin’ ve ‘oksitosin’ hormonları eksik olan insanlar aldatmaya meyilli

Aldatmanın altında yatan psikolojik ve biyolojik nedenleri değerlendiren Demirci şunları söyledi: “Her iki cinsiyette de vazopressin ve oksitosin hormonları bulunuyor. Bu hormonlara‘bağlılık’, ‘sadakat’ hormonları gibi isimler de verilmekte. Bu hormonların seviyeleri normal ve üzerinde olan kişilerin yapılan araştırmalarda tek eşli olarak yaşadıkları görülmüş, seviyeleri düşük olan kişilerin ise aldatma eğilimlerinde artış olduğu gösterilmiştir.”

 

Frontiers in Behavioral Neuroscience’da yayınlanan bir makaleye göre, vazopressin ve oksitosin yetişkinlerin sosyal davranışlarını şekillendiren iki önemli hormon. Öfke, sosyal takdir, sosyal motivasyon gibi davranışlar bu iki hormonun etkisinde şekilleniyor. Ancak makaleye göre tek etkili şey bu iki hormon değil, kişinin çocukluk döneminde yaşadığı stres de sosyal davranışları belirleyen en önemli unsurlardan.

İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde görevli Demirci aldatmanın insanın doğasında olan bir durum olmadığını ifade etti ve şöyle konuştu: “Aldatmanın zaten kendisine has bir doğası bulunmaktadır. Bu doğanın içinde ise kişinin geçmişinde yaşadığı bağlanma sorunları yer almaktadır. Aslında aldatma fikri tam da bağlanmanın gerçekleşeceği an ortaya çıkmaktadır.”

Aldatma üzerine birçok araştırmanın yapıldığını, bu araştırmalardan nörobiyolojik olanlarının son yıllarda dikkat çektiğini belirten Demirci, “Vazopressin ve oksitosin hormonlarının seviyeleri normal ve üzeri olan kişilerin yapılan araştırmalarda tek eşli olarak yaşadıkları görülmüş, seviyeleri düşük olan kişilerin ise aldatma eğilimlerinde artış olduğu gösterilmiştir” dedi.

‘Sadece hormonlar belirlemiyor, çocukluk dönemi etkili’

İlişkilerde aldatmanın doğasını sadece hormonların ve beynin belirlemediğini belirten Demirci şöyle devam etti: “İlişkinin öncesi, başlangıcı, gidişatı hepsi bu sürecin birer parçasıdır. Kişinin çocukluk yaşamından bu yana edindiği tecrübeler, karşılaştığı yaşam olayları gelecekteki tüm ilişkilerini psikolojik anlamda etkileyecektir. Geçmişinde kendi ailesinde aldatma durumlarına şahit olan bir çocuğun, büyüdüğünde kendi ilişkilerinde sağlıklı ilerleyebilmesi o kadar da kolay olmayacaktır. Daha önce aldatılma travması yaşamış bir kişinin sonraki ilişkilerinde şüpheci bir tavır alması oldukça olasıdır.

Bağlanma korkusu aldatmayı tetikliyor

Demirci bağlanma korkusu üzerine aldatma eyleminin gerçekleştiğine işaret etti ve şu değerlendirmeyi yaptı: “Terkedilmek, bağlanma korkusunu getirir; bağlanma korkusu kaybetme korkusunu doğurur; kaybetme korkusu ile karşılaşmak istemeyen kişi bağlanmayı reddeder ve sonuç olarak bağlanma gerçekleşmeden önce o ilişkiden kendisini ruhsal olarak koparmaya çalışır. Böylece aldatma eylemi gerçekleşir. Bu açıdan baktığımız zaman aldatma eylemi o an için geçerli bir eylem değildir.”

‘Tek eşli erkekler romantik uyaranlara daha fazla tepki veriyor’

Özellikle erkeklerde yapılan beyin görüntüleme çalışmalarına değinen Demirci şunları söyledi: “Tek eşli olan ve çok eşli olan erkeklerde seksüel uyaranlara karşı beyinde (özellikle oksipital bölgede) aynı derecede uyarılma gerçekleşirken romantik uyaranlara karşı tepkilerde farklılık görülmüştür. Tek eşli erkeklerin beyinlerinin romantik uyaranlara daha fazla tepki verdiği gösterilmiştir. Bu araştırmalar ışığında birlikte olacağınız insana beyin görüntüleme ve hormon tahlilleri yaparak ilişkinizin geleceği hakkında fikir edinebilirsiniz. Fakat bu tamamen doğru bir tahmin olacak mıdır? Elbette olmayacaktır. Aksi halde ilişki falı gibi bir hal alabilir bu tahliller.”

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler