• BIST 8718.11
  • Altın 2245.94
  • Dolar 32.3321
  • Euro 35.1754
  • Lefkoşa 11 °C
  • Mağusa 10 °C
  • Girne 14 °C
  • Güzelyurt 10 °C
  • İskele 10 °C
  • İstanbul 9 °C
  • Ankara 2 °C

Bir tekrar…(1)

Arif Alasya

Kıbrıs sorunu 1950’li yıllarda kilisenin yaptığı oylana ile başladığı bilinmektedir. Bu oylama İngiliz’lerin kendilerine verdiği sözü tutmadığı ve ikinci dünya savaşından sonra Kıbrıs’ı hala daha Yunanistan’a vermediği gerekçesi ile yapılır ve adanın Yunanistan’a bağlanmasını talep için oylama yapar.

Bu oylama sonunda Adanın Yunanistan’a bağlanması için mücadele kararı da alınır.

Bu bağlamda kurulan örgüt EOKA’dır. EOKA Kıbrıs Rumlarının Enosis amacını gerçekleştirmeyi hızlandırmak için Birleşik Krallık idaresine karşı kurulmuştur. Örgüt, self-determinasyon ilkesini BM'ye sunmuş, ancak BM bunu kabul etmemiştir. Neden olarak da adada iki ayrı etnik kökenden topluluk olmasını göstermiştir.

1951 yılında adada gönüllüler toplayarak Yunanistan'a eğitime götürmüştür. 1954 yılında eğitimi alan savaşçılar ile Kıbrıs'a geri dönmüştür.

Yunanistan'da eğitilen mensuplar İngilizlere saldırmışlardır. Ayrıca AKEL taraftarları ve İngilizler için çalışan Kıbrıslı Rumları öldürmeye çalışmıştır.

İngiliz idaresi ise Kıbrıslı Türklere adada sizin da hakkınız var sizin atalarınız Osmanlı bize adayı kiraladı sonra da ikinci dünya harbinden sonra Türkiye bize verdi. Yunanistan’ın hakkından fazla sizin da hakkınız var diyerek Türk’leri da örgütlenmeye ve Türkiye ile ilişkilendirmeye teşvik etmiştir.

Önce Türkler KATAK’ı kurmuşlardır.Yıllarca Türkiye’ye çeşitli heyetler gitmişse de Türkiye hep ‘’Bizim Kıbrıs diye bir meselemiz yoktur’’diyerek bizleri reddetmiştir.Hatta bu düşüncelerini meclis kürsüsünden defaatle açıklamışlardır.

1955 yılında artık İngilizlerin da baskısı ile Londra’da Türkiye de taraf olmuştur.

30/8/1955 Londra Konferansı'nda Kıbrıs sorunu ele alındı. İngiltere Kıbrıs'ta üçlü bir yönetim önerdi. Yunanistan ise ada halkının geleceğini kendinin belirlemesini istedi. Toplantıya Türkiye'den Dışişleri Bakan Vekili Fatin Rüştü Zorlu katıldı.

Bu konferans sonrası adada çeşitli ad altında kurulmuş örgütler 1 Ağustos 1958’de TMT’nin kurulması ile birlikte Bir direniş örgütüne dönüşmüştür.Kıbrıs konusunda ilk tezimiz da ‘’Kıbrıs Tütk’tür Türk kalacaktır’’olmuştur(Son zamanlarda bu tez yeniden telafuz edilmeye başlanmıştır)Kısa bir süre sonra bu tez değiştirilerek ‘’Ya taksim ya ölüm’’yapılmıştır.Bu tez günümüze kadar gelen bir tezdir.1974 yılında yapılan çıkartmanın çizdiği hat bu tezin haritasıdır.’’İki bölgeli federatif devlet’’talebimiz da bu teze uygundur.

12/02/1959 Kıbrıs konusunda II. Londra Konferansı başladı. Konferansa İngiltere'den Başbakan Harold Macmillan, Türkiye'den Başbakan Adnan Menderes ve Yunanistan'dan Başbakan Konstantin Karamanlis ile Kıbrıs Türk ve Rum cemaatleri liderleri Dr. Fazıl Küçük ve Makarios katıldılar. Bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurulmasını öngören Londra Antlaşması imzalandı. Konferansa Türkiye, İngiltere, Yunanistan başbakanları ile Kıbrıs Türk ve Rum cemaatleri liderleri katılmıştı. 3 Aralık'ta: Başpiskopos Makarios Kıbrıs Cumhurbaşkanı, Dr. Fazıl Küçük de yardımcısı oldu. İngiltere Kıbrıs'ın bağımsızlığını tanıdı. Bağımsızlığın resmi olarak ilan edilmesi 16 Ağustos 1960'da oldu.

Bu anlaşmaya gelinene kadar Kıbrıs’da iki toplum bölünerek birbirlerine karşı düşman edilmişlerdir.Türk ve Rum liderler iki toplumun birbirlerine düşman olması için adeta yarışmışlardır.

EOKA örgütünün İngilize karşı adada yürüttüğü eylemlerin karşısına Oksilyari polis ve komando adı altında Türk gençleri  İngiliz ordusuna katmış ve EOKA mücadelesinde hep bu gençleri onların karşısına koyarak ki toplum arasındaki düşmanlığı körüklemiştir.

Nitekim 1960 Kıbrıs Cumhuriyetinin ilanından sonra adadan çok çok büyük bir nüfus göç ederek İngiltere’ye yerleşmiştir.Bu gün İngiltere’de yaşayan büyük çoğunluğun nedeni budur.Bu nedenle hala daha orda yaşayan Türklerin Kıbrıs sorununa bakış açıları 1958’deki bakış açısıdır.(Devam edecek)

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları