• BIST 8714.69
  • Altın 3017.587
  • Dolar 34.2879
  • Euro 36.9787
  • Lefkoşa 18 °C
  • Mağusa 17 °C
  • Girne 19 °C
  • Güzelyurt 16 °C
  • İskele 17 °C
  • İstanbul 16 °C
  • Ankara 13 °C

Toparlanınız…

Arif Alasya

Her zaman sağın menfaat dayanışması nedeniyle birlikte kalabildiklerini yaşayarak da gördük. Paylaşılacak şeyler her zaman olacağına göre hep var olacak ve dayanışma içinde olacaktır.
Bölünme sola özgüdür. Solda menfaat yoktur, işte bu nedenle fraksiyon el olarak bölünürler. Tarihsel süreçte bu hep böyle olmuş ve meydan hep sağcılara sermaye statükosuna kalmıştır.
Solda her büyüyen güç kendi dışındaki solu tüketmek için ciddi bir gayret içine girerken kendi içinde de hep sağa kayarak sol egemenliğini kaybetmiştir. Bu soda bölünmezliği başarabilen ülke sayısı çok azdır. Bir örnek Küba’yı gösterebiliriz.
Kıbrıs Türk’ü çok büyük bir çoğunlukla orta direk ailelerden oluşmaktaydı. Bu nedenle sağ ve solun ayrıştığı 1960’lı yıllarda ada içinde değil fakat Türkiye’de öğrenim gören öğrenciler genelde sol tarafta yerlerini almışlardır. BEY düzenini yaşamış bu gençler Kıbrıslı Türk’lerin neden AKEL ve PEO’dan istifa ettirildiklerini o yıllarda kavrayabilmişlerdir. KKTC özeline geldiğimizde
BEY düzeninde maalesef solcu gençler Kıbrıs’da gerekli bilinci yayamamışlar, hep komonist damgasıyla toplumda çevreye zehir saçan zararlı insanlar olarak değerlendirilmiş hapislere atılmış hatta kimilerinin canına kıyılmıştır.
1974 sonrası demokrasiye geçiş döneminde fraksiyonel olarak bölünmüş gençlik başlıca iki siyasi parti CTP  ve TKP’de kümelenmiştir.
Bu dönemde solun yaşadığı en büyük hayal kırıklığı öğrencilik yıllarında kendilerini solcu olarak gören ve bu konuda faaliyetlere katılan bildik solcuların bir kısmının düzenin onlara sağladığı menfaat karşılığı taraf değişmesi olmuştur.
CTP ve TKP’de kümelenmiş bu sol unsurlar hep birbirileri ile didişerek egemenlik savaşına başlamışlardır. Önceleri çoğunluk TDP tarafında kümelenmiş ancak 1981 seçimleri sonrası ibre CTP tarafına evrilmiştir. Bütün bu gelişmeler gerek TKP’den gerek CTP’den guruplar olarak kopmaları getirmiştir. Bunlardan TKP tarafı sivil toplum örgütleri ve sendikalarda egemenlik peşinde koşmazken CTP tam tersi buralarda egemen olmak için ciddi çalışmalar yapmış ve başarmıştır.
Bütün bu soldaki savaş Annan planı döneminde galibi ortaya çıkarmıştır. CTP meydanlarda plana evet deyen kesimlerle birlikte olurken sandığa giderken onlardan ayrılmış ve BG konsepti diye bir oluşumla egemenliğine geçirdiği sendika ve sivil toplum örgütleri ile öne çıkan akademisyenlerden ikna edebildiklerini yanlarına alarak diğer kesimleri dışlamıştır. Bunun sonucu 2009 yılına kadar halkımız CTP-BG yönetilecek güce sahip olmuş ve başkanını da Cumhurbaşkanı seçtirmiştir.
Bu 7 yıllık dönem CTP-BG’ye sadece devlette örgütlenmeyi sağlamış, sendika ve sivil toplum örgütleri ile uzun vadede ilişkilerini zayıflatmış ve devrimci sol olan CTP felsefesini liberalleştirmiştir. Bunun sonucunda 2009’da altın tepsi içinde hem hükümeti hem sarayı UBP’ye devretmiştir.
2013’de halk CTP-BG’ye yeni bir şans vermiş fakat o şansı da CTP-BG değerlendirememiş ve halkı yeniden UBP ile DP’ye mahkûm etmiştir.
Şimdilerde CTP’de yeniden değişim ve eskiye dönüş çalışmalarına hız verecek gelişimler yaşanmaktadır Yeni başkan adayı Tufan Hoca.
Bence mecliste son oylanan gençlerimizin geleceğini etkileyecek koordinasyon protokolü oylaması esnasında yaşananlar bize bir mesaj olmalıdır.
Gerektiğinde solun tüm fraksiyonları yan yana, omuz omuza mücadele edebilmektedirler.
Bitirin bu aranızdaki kavgayı, kimsesi da hiçbir parti da birbirinden büyük değildir. Büyük halktır. Onlar adına yan yana gelin asgari müşterekte uzlaşacağınız o kadar çok şey var ki inanın bu birliktelik kişisel egolarınızı bir tarafa bırakırsanız çok kolay olacaktır.
CTP-BG’yi nasıl bir seçim birlikteliği olarak yapabilmişseniz, Şimdi de halk adına o meclis içinde ve dışında birlikte dayanışma içine giren gençler adına yeni bir seçim konsepti oluşturun tüm solu kucaklayın yoksa bölünerek tükeneceğiz.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları