İki Gecede Okumalık Bir Eser Önerisi

Bazı kitaplar vardır ki okumaya doyulmaz. Ele alındı mı bırakılmaz. Ancak uyku sizi teslim aldığında elinizden düşme imkânı vardır. Diğer gün ona şans tanımanız mümkün değildir. Mutlaka bitmelidir… Okuduktan sonra da bitmeyecektir aslında… Zaman zaman aklınıza takılacak, sizi o etkileyici sarmalına alacaktır. Çünkü yaşamadığınız bir dönemin en yakın tanığı gibi hissettirmiş, olayları ve insanları en ince detaylarına kadar size belletmiştir. Kitabın kahramanı ile ilgili daha önceden de başka kitaplar okumuştum. Bu konuda başyapıt olarak kabul edilebilecek olan, Harid Fedai’nin “Kıbrıs’ta Masum Millet Olayı” konu ile alakalı okumuş olduğum ilk yayındı. Sonra, Hikmet Afif Mapolar’ın 2 ciltlik “Kıbrıs Güncesi” ve devamla, Ergin Birinci’nin; “M. Necati Özkan” adlı 4 ciltlik eseri, daha sonra da Özker Yaşın’ın 3 ciltlik “Nevzat ve Ben” adlı eserlerinde ona rastlamak mümkündü. Rastladıkça sevgim daha da arttı. Okudukça daha çok sevdim. Yaptıklarını, anılarını, mücadelesini, aydınlığını altını çizerek okumuştum. Ama onu aklımda canlandırmayı pek başaramamıştım. Duruşu, yürüyüşü, oturuşu, mimikleri, ses tonu, sağlık durumu nasıldı? Peki, ya ailesi ile ilişkileri? Karısı ya da kızı? Evi nasıldı? “Sömürgenler” ve “işbirlikçileri” her alanda egemenken girişilen bir mücadele düşleyin. Evkaf henüz bizim yönetimimize verilmemiş. Kahramanımız, sanat okullarına dayalı bir eğitim sistemi geliştirerek, “tüketim” toplumundan “üretim” toplumuna geçmeyi kurguluyor. Medeni Kanun’u arzuluyor. Tek başınıza gazete çıkartmaya girişmek kolay mı? Hele hele ilk başkaldıran insanlar arasındaysanız. Mimlenmişseniz. Türk toplumunu; uyutanlara, yozlaştırma siyaseti güdenlere, üzerinde güneşin batmadığı toprakların sahiplerine karşı isyan etmek de ne demek? Bitmedi… Bu mücadeleci fikrin namlusunda “din simsarları” da var. Kendi deyişiyle; “Muhterem Pederler” ve “Din Bezirganları”. Bu ne demek? İdamı göze almak! Bu tadına doyulmaz eserde kullanılan dilin de önemi çok büyük ve de öylesine sürükleyici bir hal katmış ki anlatamam. Kimileri istediği kadar “Kıbrıslıca” yok desin. Öylesine bir var ki… Okumayan bilemez! Yukarıda bu “cesur yürek”i tanıyabilmek, yaşadığı ortamı koklayabilmek için onca eser okudum. Hepsini de çok beğendim. Ama saydığım tüm bu eserleri okumadan, Cengizzade Mehmet Rifat Efendi adındaki gerçek yurtseveri tanımak isterseniz, çok çok iki gecede okuyacağınız tek bir eser önerebilirim sizlere; Sevil Emirzade Hanımefendi’nin, belgesel oyun olarak kaleme aldığı “Con Rifat”. Bu eserin başına gelenler, Con Rifat’ın başına dahi gelmemiş olabilir. Pek tabii ki bu ayrı bir konu. Merak edenler kitabın 10’ncu sayfasından daha fazla detay öğrenebilirler. Pek tabii Sayın Sevil Emirzade Hanımefendi de bu olaydan esinlenerek başka bir kitap daha yazabilir. [review]