Kadınlar, downsendromlular, su , newruz ve şiir gününden geçtik. Düzenlenen etkinlikleri kimimiz katılarak, kimimiz medyadan izledik. Gözümüzü açtığımızda, televizyonlar, radyolar, gazeteler söylemese,
neye uyandığımızı, bilemeyecek gibiyiz sanki. Neye konsantre olup, neyi sorgulayacağımızı, neyle bütünleşeceğimizi, neyi dert edineceğimizi seçemeyecek gibi… İnsan, derdiyle varolur; derdini sorgulaya sorgulaya;
derdi için çarpışa çarpışa…Günlere karşı olduğum düşünülmesin. Gerçek bir şimdiden kopuk ve sürekli içeriği anlamdan boşaltılan, tedirgin, güvensiz, ne yaptığını bilmeyen, yarını umursamayan bugüne, karşıyım !
Benim derdim şiir:
şiir, söyleyemediklerimdir
sarıldığım, bedenlenen düşlerim
örgütlenmemdir özgürlüğe şiir,
kaçaklığım, isyanım
tanrıyla aramdaki dilköprüdür şiir
ibadetimdir
beni doğurandır şiir; doğurduğumdur
akıl törpümdür, vicdan sesimdir
kanatlarımdır şiir; ayaklarımdır, ellerim
en çok, en çok gözlerim…
(22Mart, 2014)
Dünya şiir günüyle örtüşen su, downsendromlular ve bahar gününün çakışması rastlantı değil elbet! Şairler bence, duygusal ve düşünsel olarak downsendromlu sayılabilirler. Çünkü fazlalıkları vardır ve bu fazlalıklar hem onları diğerlerinden ayırır, hem bu fazlalıkların sıkıntısıyla yaşarlar ve aslında mutludurlar!
Şairler iyi bir şiir kustuklarında hayata, onlar aslında uzun kısa bir baharı yaşarlar; hayatın debisi düşmüş ırmaklarına karışır şiirleri ; çölleşen duygu ve düşünce dünyalarını sularlar. ‘İnsan’a sitemleri bitmez
biraz daha ihtiyacın var zamana
insanlığa çıkan patikayı bulmak için
senin zamanın, benim acı eşiğime bağlı
bilmezsin
ölemediğime göre
dayanmaktan başka ne çare
insan ol
insan ol
insan ol
özgürleştir kendini de
beni de
(2013)
‘Alçalmak, yükselmekten çok daha kolaydır’
der Albert Camus. Sanmıyorum ki bu deyişin açıklamaya ihtiyacı olsun.
Hele bizim gibi pek çok alanda ‘alçalma’ rekoru denenen bir ülkede…
ve bir şiir:
Lafazan, Kalpazan Çağ
çok laf dolanıyor etrafta,
etrafta çok lafazan
her köşede çoğalıyor
yüzsüz gözsüz kalpazan
geçer mi bu yorgunluk
söyle, böyle susmakla,
susuzluk, kesilir mi
suya, sade bakmakla
anlamı akıp gitmiş
içinden her bir sesin
kuru yılan gömleği
kulağıma çarpan sesin
sır bir yalnızlık büyür
umutsuz kalabalık
sevgisiz bomboş kalpler
mezar yeri, sırf nasır
(Ekim, 2012)
‘Çeşitli baskıların ... insanları şaşkına çevirdiği, hesaplı öldürmelerin gitgide yayıldığı çağımızda, ‘çıkar yol bulmak istiyorsan, kendini bilmekten ve koşullar ne olursa olsun kendini yaşamaktan başka çaren yoktur.,........ başkaldırmaktan başka çaren yoktur. Sevgiyi yaşamaktan ve sevginin gereğini yapmaktan ....başka çaren yoktur.’
(ioanna kuçuradi, sanatla felsefeyle bakmak , s.112)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.