• BIST 10643.58
  • Altın 2504.005
  • Dolar 32.1989
  • Euro 34.8984
  • Lefkoşa 18 °C
  • Mağusa 18 °C
  • Girne 19 °C
  • Güzelyurt 19 °C
  • İskele 18 °C
  • İstanbul 14 °C
  • Ankara 12 °C

"Dünya Anıtlar ve Sitler Günü ve Kültür Mirası Olgusundaki Farkındalık "

Doç.Dr. Netice Yıldız yazdı...
"Dünya Anıtlar ve Sitler Günü ve Kültür Mirası Olgusundaki Farkındalık "

18 Nisan 2016 bütün dünyada 1965 yılında beri Dünya Anıtlar ve Sitler günü olarak takvimlere alınmış ve bu özel günde halkın ilgisini çekerek, kültür mirasının korunması yönünde eğitici bir dizi etkinlikler düzenlenmesi hedeflenmiştir.

Gerçekte Kültür Mirası’nın korunması ile ilgili uluslararası kurumlar ve toplantılar 19. yüzyılın sonlarında Batı ülkeleri arasında başlamışsa da uluslararası kurumsallaşması çok sonralarda ICOMOS’un kurulması ile gerçekleşir. Birleşmiş Millletler Topluluğu (UNESCO)’na Kültür, Tabiat Varlıkları ve Sit alanları ile ilgili danışmanlık görevi yapan ICOMOS (International Council on Monuments and Sites [Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi]) 1964 yılında Venedik’te gerçekleşen İkinci Uluslararası Tarihi Anıtlar ile ilgili Mimar ve Teknisyenler Kongresi sonuç bildirgesi olarak imzalanan on üç maddelik Venedik Tüzüğü’nünimzalanması sonucu 1965 yılında Varşova’da UNESCO tarafından kurulur.Venedik Sözleşmesi (1964) olarak anılan bu bildirge sonucu 1965 yılında kurulan ICOMOS (Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi), geçtiğimiz yıl ellinci yılı ya da altın kuruluş yıl dönümünükutlarken yeni bir dönem çalışmalarını da hedefleri arasına almıştır. Bu yeni dönem çalışmaları içinde Uluslararası ICOMOS ve farklı ülkelerdeki Ulusal ICOMOS  kurumları,evrensel kültürel mirasıngelecek nesillere aktarılmasında çağımızdaki yeni teknolojilerinin de kullanılması ile gerekli koruma, restorasyon ve iyileştirilmesinde etkin yöntemlerin geliştirilmesi yanısıra devlet,sivil toplum örgütleri, diğer kurum ve bireylerin sorumluluklarının da sorgulanacağı, koruma kuramlarının ve prensiplerinin de yeniden tartışılması gibi konuları ön plana almıştır.

Dünyanın bir çok ülkesinin benimsediği ICOMOS prensipleri farklı başlık altında değişik dönem toplantılarında bir dizi kuramlar oluşturmuş ve taraf devletlerce imzalanmıştır. Bu prensiplerin uygulanmasını gözlemlemek de genelde her ülkenin kendi Ulusal ICOMOS kurumunun görevi olmuştur. Ancak her ülkenin kendi politik ortamı içinde bu kurumlar sadece danışmanlık yapma durumunda olmakta ve zaman zaman uyarıları devlet makamlarınca gözardı edilmektedir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti uluslararası arenada uzun yıllardır iki toplumlu sorunun çözümlenememesi sonucu halen gayr-ı meşru bir devlet olarak nitelenmektedir. Dolayısı ile de yaşadığımız topraklar “işgal altındaki topraklar” sıfatı ile tanımlanarak adanın bu kesimindeki kültür mirası “Savaş altındaki topraklardaki kültür mirasının korunmasını garanti altına alan 14 Mayıs 1954 Hague Konvansiyonu” başlıklı prensipler çerçevesinde tehdit altındaki eseler olarak addedilmektedir. Bunun yanısıra Ulusal bir ICOMOS (Anıt ve Sitler Komisyonu)’un oluşumu ve bunun Uluslararası ICOMOS kurumunda temsiliyeti engellenmiştir. Uluslararası kurumlar uzun yıllar adanın kuzeyindeki kültürel mirasının korunmasına katkı koymaktan kaçınmış, sadece denetleyici ve eleştirel bir tavır takınmış ve Türk yönetimini eski eserleri işgal altına alma yanında ihmal ve tahrip etmekle suçlamıştır. Bu nedenle de KKTC’nin ICOMOS (Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi), ICCROM Uluslararası Kültürel Değerleri Koruma ve Düzenleme Çalışmaları Konseyi), ICOM (Uluslararası Müzeler Konseyi)gibi kurumlarda doğrudan temsiliyet hakkı bulunmamaktadır. Ancak bazı komisyonlar, son zamanlarda Kuzey Kıbrıs’ın da görüşlerini alma, ya da akademik düzeyde yararlanma amacı ile, kişisel seviyede üyeliklere yer vermektedir. Bunlardan biri 2011 Mart ayında yapılan ICOMOS ISC TheoPhilos (International Scientific Committee for Theory and Philosophy of Conservation and Restoration [Korumacılık ve Restorasyon Kuram ve Felsefeleri Uluslararası Bilim Komisyonu])’un Floransa’da yapılan yıllık konferansına izleyici olarak katılmam sonrası üyelik başvurumun kabul edilmesi ile gerçekleşir ve hemen akabinde kurum üyelerinin teşviki ile “ICOMOS Kurumu olmayan ülkeler kapsamında” yaptığım başvuru biraz gecikme ile onaylanması sonucu ICOMOS üyesi olma hakkı bana verilmiştir. Benim ICOMOS, ICOMOS TheoPhlos üyeliklerimve 1990’dan beri sürdürdüğüm Uluslarası Türk Sanatları Kongresi’nin Uluslararası Komisyon üyeliğimin yanında DAÜ Mimarlık Fakültesi öğretim üyelerinden Europa Nostra,INTBAU (The International Network for Traditional Building [Uluslararası Geleneksel Yapılar İletişim Ağı]) veISVS (International Society for the Study of Vernacular Settlements[Uluslar arası Yerel Yerleşimler Çalışmaları Kurumu ]) gibi kurumlarda üyelerin olması ve bu kurumların bazı toplantılarının Kuzey Kıbrıs’ta gerçekleşmesi son yıllarda atılan önemli adımlar olmuştur.

ICOMOS’un çok sayıda alt komisyonu vardır. Bunlardan biri benim üyesi olduğum ve 2004 yılından beri çeşitli akademik çalışmalar ve yayınlar gerçekleştirenICOMOS ISC TheoPhilos (Korumacılık ve Restorasyon Kuram ve Felsefeleri Uluslararası Bilim Komisyonu)’dur.ICOMOS ISC TheoPhilos,2004 yılında Viyana’da Prof. Andrej Tomaszeski öncülüğünde kurulmuş olup şimdilerde başkanlığını Prof. Dr. Wİlfred Lippp (Avusturya), Genel Sekreterliğini Prof. Boguslaw Szmygin (Polonya) ve sponsorlüğünü ile ev sahipliğini de Floransa’daki Del Bianco Vakfı adına Paola Del Bianco yapmaktadır. Bu komisyonun hemen hemen her kıtadan gelen 60 civarında üyesi vardır. Kısaca Restorasyon ve Koruma Kuramları Grubu diye anabileceğimiz bu komisyonun korumacılık ve restorasyon alanındaki katkıları şüphesiz doğrudan uygulama yapmaktan öte gerekli kuramsal ve düşünsel boyutlardaüretilençalışmalardır. Bu amaçla, bilimsel belgeleri ve çalışmaları incelemek; şimdiye dek ele alınmamış ancak gereksinim olan alanları tespit etmek; gelecek için fikirler ve vizyon/görüşler belirleme; kültürel mirasın korunmasında birleştirici kuramsal dayanaklar yaratma amacı ile diğer ICOMOS komisyonları ve UNESCO, ICCROM ve ICOM gibi bilimsel kurumların bilim komisyonları ile işbirliği yapmak başlıca görevleridir.Koruma kuramlarının dünya kültür mirasının korunmasında esas temeller oluşturduğu gerçeği ile çalışan ICOMOS ISC TheoPhilos (Kuram ve Felsefe Komitesi), kısa geçmişine karşın üyelerinin özverili çalışmaları sonucu anıtların korunmasında günümüzde kuramsal temeller addedilebilecek dikkate değer nitelikte özellikle bilimsel yayın bazında katkılar ortaya koymuştur. Komisyon üyelerinin inancına göre geçmiş çalışmalar, kültürel mirasın gelecek kuşaklara aktarılması amacı ile koruma ve muhafaza etme konusunda etkili kuramlar oluşturma sonucu bazı olumlu sonuçlara varmıştır. Kültür mirasının korunmasında ortaya çıkan çelişkili fikirler, kültürel mirasa karşı duyarlılığın artmasına neden olmuş, ICOMOS ISC TheoPhilosçalışmaları içinde yer alan yoğun tartışmalar, gerçekte kaçınılmaz gerçekler haline gelen baskılara karşın etkin yanıtlar ortaya çıkarabilmiştir. Bunların yanı sıra Kuram ve Felsefe Komitesi’nin çalışmaları, bir yığın fikirler demeti oluştursa da, bunların bir kısmı değişik seviyelerde öneriler olarak gelecekte odak noktası olabilecek değerli yaptırımlara yol açabilecek niteliktedir. Bu nedenle, ICOMOS ISC TheoPhilos, yeni kuramları ortaya çıkaracak ve tartışmaları körükleyip yoğunlaştıracak yöntemlerin oluşmasını analiz ve gerekli söylem yolu ile teşvik eden bir kurum olabilmiştir. Ancak bu komisyon, kuramların sorunlar yaratmadığı gibi sorunları da iyileştirmediği, ancak bunlarla ilgili farkındalığı ve öncelikleri etkileyebildiği bilinci ile çalışmaktadır. Dünya Kültür Mirası’nın geleceği ile ilgili endişeler de ISC TheoPhilos komitesinin başlıca ilgi alanıdır. Bu nedenle de uygulamada kabul edilebilecek önlemler sunmak amacı ile, kültür mirasının korunması ve muhafaza edilmesi yönünde en yoğun bir şekilde ilgilenen ICOMOS ISC PheoPhilos komisyonu öncelikle tüm üyelerinden bu gayretleri destekleme yönünde çalışma yapmalarını bekler. ICOMOS ISC TheoPhilos 2006 yılından itibaren çiftli yıllarda Floransa’da tekli yıllarda ise farklı bir ülkede her yıl tematik konferanslar düzenlemekte ve konferans sonuçlarını kitaplaştırmaktadır. 2015 yılında Hindistan’da yapılan konferansta tebliğim olmasına karşın seyahat giderlerinin yüksek olması olması nedeniyle katılamamıştım. Geçtiğimiz Mart ayında da Floransa’da yıllık toplantısını gerçekleştirmiş ve Modern Miras üzerinde bir konferans düzenlemiştir. İzleyici olarak katıldığım bu toplantıda, konferans teması çerçevesinde ICOMOS 20. yüzyıl Kültür Mirası komisyonu ile ortak bir çalışma yürütülmüş, özellikle “modern miras” kapsamının ne olduğu üzerinde kuramsal boyutta çalışmalar ve örnekler sunulmuştur. 

KKTC’de Kültür Mirasının Korunması Yönünde Yapılan Çalışmalar ve Akademik Katkılar

Doğu Akdeniz Üniversitesi, kurum düzeyinde olduğu kadar öğretim üyelerinin özverili katkıları ile kültür mirasının korunmasına yönelik çalışmaları yıllardan beri devam ettirmektedir. Kuruluşundan beri DAÜ Mimarlık Fakültesi ders müfredatındaki Mimarlık Tarihi ve Kuramları veK oruma ve Restorasyon İlkeleri gibiderslerve yüksek lisans ile doktora çalışmaları yanı sıra,bu alandaki duyarlılığı artırıcı ve eğitici, sorumluluk duygularını geliştirmeye yönelik konferans veya çalıştay etkinlikleri ile DAÜ’de ve toplumda başı çekmektedir. Kendi öğrencileri yanında başka üniversite öğrencileri ve hatta kreş, ilkokul ve liseöğrencileri ile gerçekleştirilen çalıştaylar veya yurt içi ve yurt dışı gezileri hemen hemen her yıl eğitim programları içinde önemli bir yer tutmaktadır.

Bunların yanında son birkaç yıldan beri Mimarlık Fakültesi ve Kıbrıs Araştırmaları Merkezi tarafından ICOMOS’un her yıl belirlediği tema çerçevesinde yapılan 18 Nisan Dünya Anıtlar Günü’nde panel,  konferans ve çalıştay etkinlikleri de bu alanda hem öğrenciler hem de toplum içinde kültürel varlıklara farkındalık yaratmak ve sevdirmek adına yapılan katkılardır.

Kuzey Kıbrıs  genelinde de son yıllarda ana okul, ilkokul, ortaokul ve liselerde de kültür mirası ile ilgili farkındalık yaratma konusunda genellikle ören ve müze yerleri ziyaretleri yanında sanatsal etkinliklerden oluşan çalıştay programları yapılmaktadır. Son zamanlarda popüler olan bir etkinlik de çocuklar arasında yapılan “hazine bulma” temalı bir yarışma olmuştur. Ne yazık ki bu da kültürel mirasın yanlış algılanmasına neden olan yanlış bir eğitim metodu olmuştur. Çoğu kez kalabalık gruplar halinde kısa süreler içinde gerçekleşen müze veya ören yeri ziyaretlerinde üniversite öğrencilerinin dahi bilinçsizce duvarlara tırmanma, objeleri elleme gibi davranışları ile tarihi mekanlara zarar verildiği gerçeği de gözden kaçmaktadır.Bunların yanısıra eğitim programları çerçevesinde yapılan grup ziyaretlerinde dahi üniversite öğrencileri ve hocalarında müze ve ören yerlerine giriş ücreti alınması da iligili kurumlarca bu teknik çalışmaların öneminin anlaşılmadığını yansıtmaktadır.  

KKTC’de Kültür Mirası’nın şüphesiz en önemli sorumlu kurumu Eski Eserler ve Müzeler Dairesi’dir. Bu dairenin değişik dönemlerde değişik bakanlıklara bağlı olması önemli sorunlar ortaya çıkarmıştır. Bir dönem Eğitim ve Kültür Bakanlığı altında “eğitim ve kültür objeleri” kapsamında ele alındığını yansıtırken, sonraki dönemlerde ise “eski eser” turizmin önemli bir parçası olarak algılanmıştır. Son yıllarda ise Kültür Mirası ile ilgili işlerde UNDP PFF (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı - Gelecek İçin Ortaklık) projesi altında oluşan iki toplumlu üyelerin oluşturduğu Kültür Mirası Teknik Komitesi adeta otorite sahibi olmuştur. Bu komite uzun yıllar bakımı yapılamayan anıtlar yanında tarihi ve yerel kültürel değeri olan diğer yapılar ile sit alanlarının sürdürülebilirliğinin hedeflendiği projeler geliştirme yönünde çalışmalar gerçekleştirmiştir. Bu projelerle bazı eserler atıl durumdan kurtarılıp işlev kazandırılmış ve korunmalarının sağlanması yönündebazı tedbirler alınmıştır. Hem Güney Kıbrıs hem de Kuzey Kıbrıs sivil örgütleri ile işbirliği içinde çalışmaya özen gösteren UNDP PFF (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı - Gelecek İçin Ortaklık) ekibi, özellikle iki toplum arasında bir yakınlaşmayı da amaçlayarak“Gelecek İçin Ortaklık Programı” kapsamında belli dönemleri kapsayacak çalışmaları yapmakta ve dönemsel projeler geliştirmektedir. Genellikle Lefkoşa kentinin her iki tarafına katkıda bulunmak amacı Ömeriye ve Selimiye; Chrysaliniotissa ve Arabahmet gibi paralel ikiz projeler bu kapsamda gerçekleştirilmiştir. Ele aldıkları tüm bölgelerde restorasyon ve iyileştirilme çalışmaları büyük bir ilerleme göstermiş, surlar içi yanında kırsal alanlarda da gözle görülür düzenlemeler yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir. Ayrılan fon kaynakları ile SiTIve ITHACA gibi şirketlerden hizmet alımı ile UNDP-PFP tarafından belirlenen 1000 taşınmaz eski eserin GIS (Coğrafik Bilgi Sistemleri) üstünde kaydedilmesini gerçekleştirmiştir. Bu projelerin finansmanı her ne kadar UNDP tarafından karşılandığı düşünülse de hem Rum hem de Türk tarafından önemli katkılar ile yapılmıştır. Özellikle Rum Kilisesi ve Kıbrıs Türk Vakıflar İdaresi’nin bu projelerdeki katkıı  payı büyüktür.Örneğin, hala devam eden Apostolos Andreas Manastırı Restorasyon Projesi’nde Rum Ortodoks Kilisesi ve Kıbrıs Türk Vakıflar İdaresi her biri 2,500,000 Euro, USAID (United States Agency for International Development) ise 25,000 Euro finans sağlamıştır.

Dünya anıtlar listesindeki 163 üye ülkede bulunan 1031 anıt ve sit alan kayıtlı olup bunlarda, 802 kültürel sit alanı, 197 tabiat alanı, 32’si de de hem kültürel hem de tabiat sit alanıolarak kayıtlıdır. Bunları arasında Güney Kıbrıs’tan aday gösterilip dünya listesinde yer alan Baf ve Khirokitia antik yerleşim yerleri ile Trodos dağlarında freskleri ile ünlü 10 kilise kayıtlıdır. Adanın kuzeyinde de aday olabilecekleri halde ihmal edilen ve acil korunmatedbirleri alınması gerekli sit alanları ve anıtlar vardır.Tunç Çağı’nın önemli yerleşim yeri olan Enkomi antik kenti ve Geç Roma ve Erken Bizans dönemi kalıntıları ile dönemlerinin mimari ve kent planlamasını yansıtan Salamis Antik kenti yanında Girne’nin 10 km. doğusunda Çatalköy kıyısında bulunan ve neredeyse hemen yanı başındaki turizm kompleksi ile yok edilme tehdidi altındaki Neolitik devre ait Vrysi (Ayios Epiktitos) ev kalıntıları da aday olma potansiyeli olan eserlerdir. Ancak bunlar ve başka antik eserlerin bu listelerde yer alabilmeleri için gerekli bilimsel koruma ve bakımlarının yeterliliği tartışma konusudur.

İşte bu küçük adanın iki toplumlu sorunları devam ederken, sivil halk örgütleri ya da kişisel uzmanlıklar seviyesinde gerçek anlamı ile kültür mirası konusunda bir mücadele verimekte ise de çoğu kez uğraş verenler kendi kendine çalıp oynamaktadır. Uluslararası alanlarda tanınmamışlığı sorunu içinde bireysel üyelikler alarak bu kurumlar ile ilişkilere girip fikir alış verişinde bulunarak çoğu kez abartılarak gönderilen Rum Yönetimi ICOMOS raporlarına karşın yanıt verme ve KKTC’ye bir sempati oluşturma amacı ile uğraş veren ve bilimsel yayın yapan çoğu akademisyenin faaliyetleri de ne yazık ki son yıllarda KKTC hükümetlerinin, devlet yetkililerinin ve hatta Eski Eserler ve Müzeler Dairesi’nin pek fazla ilgisini çekmemekte, bu kişilere gerekli destek verilmemekte, neredeyse kişisel gayretler ile geliştirilen bu ilişkilerde bazen önemli fırsatların kaçmasına neden olunmaktadır. Evrensel Kültür Mirasına gönül vermiş akademisyenler olarak kültür mirasımızı yaşatmak için yine de verdiğimiz mimarlık tarihi eğitimi ve yayınlar ile bir nebze olsun katkı koyabilme en büyük emelimizdir. Bu bağlamda üniversite - sivil toplum örgütleri ve devlet işbirliği ile kültür mirasının korunması ile ilgili yeni çalışmalar sunmak  ve daha bilimsel programlar çerçevesinde kültür mirasının korunması ve sevdirilmesi yönünde bir farkındalık yaratma uğraşında kaplumbağa hızında da olsa birkaç adım daha atabilme umudumuz tükenmeden devam etmektedir. 18 Nisan Anıtlar Günü’nde veya gelecek hafta sonunda kısa da olsa bir kültür varlığına bakmak için duraksayın, geçmişi düşünün ve elbirliği ile korunmalarına katkıda bulunup bunu çocuklarınıza da öğretin. Unutmayın ki adamız Kültür Mirası yönüyle zengin olsa da onları kaybetmeyi göze alacak kadar zengin değiliz.

Etiketler: ,
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler