Kargaşanın ve hızlı değişimin hakim olduğu Ortadoğu'da Hizbullah görülmemiş tehdit ve sorunlarla karşı karşıya. Stratejik müttefiki Suriye rejiminin çökmesi Hizbullah'ın sonu olur mu?
Bir diğer stratejik müttefiki olan İran'a nükleer girişimlerinden dolayı saldırılması, Hizbullah'ı İsrail ile savaşın içine çeker mi?
Özellikle Suriye'nin parçalanması ve bölgede dinsel balkanlaşma sürecine girilmesi durumunda, Hizbullah Lübnan'da Sünnilerle bir mezhep savaşının içinde mi bulur kendisini?
Bütün bu ihtimallere ek olarak, Bulgaristan'ın Temmuz ayında Burgaz'da beş İsrailli turistin ölümüne yol açan patlamadan onu sorumlu tutması, militan Şii hareketi Hizbullah'ı daha yoğun bir uluslararası sansür ve izolasyon muamelesine maruz bıraktı.
30 Ocak'ta İsrail jetlerinin, Lübnan'daki Hizbullah'a gittiğini iddia ettikleri Suriye askeri konvoyuna saldırı yoluyla attığı tokata da sessiz kaldı.
Bu karmaşık ve hassas koşullarda Hizbullah liderleri medyaya bu soruları cevaplandıracak bilgiler vermiyor.
İsrail ile savaş ihtimali
İsrail ile yeni bir savaş konusuna gelince, Hizbullah 2006'dan bu yana Suriye'deki silahlardan bağımsız olarak kendi cephaneliğini dolduruyor.
Bazı gözlemciler her iki tarafın hazırlığını savaşın kaçınılmazlığının göstergesi olarak değerlendirse de şu anda kimsenin savaş istemediği kesin.
Batılı diplomatlar, İsrail karşısında gücü sınırlı da olsa, savaş durumunda, Hizbullah'ın Bekaa Vadisi'ndeki uzun ve kısa menzilli roketleri ile İsrail'e üç-dört hafta boyunca yıkıcı saldırılarda bulunacağına inanıyor.
Öte yandan Hizbullah da savaş çıktığında İsrail saldırısının sadece Güney Lübnan'daki ve Beyrut'un güneyindeki Şii bölgeleriyle sınırlı kalmayacağını biliyor.
İsrail, böylesi bir durumda Beyrut'taki hükümeti ve ülkenin altyapısını da hedef alacağını açıkça ilan etti.
Hizbullah 2006'dan bu yana ateşkese özenle uydu.
Şii bir kaynak, "Ne Hizbullah ne de İsrail'in savaştan çıkarı var" diyor.
Yani sadece Lübnan göz önünde bulundurulduğunda, Hizbullah ile İsrail arasında yeni bir savaş çıkacağına inanmak için bir neden yok.
30 Ocak saldırısı sonrası tepkilere bakılırsa Suriye'deki gelişmeler de böyle bir savaşı tetiklemek için yeterli olmayabilir.
Eğer gerçekten de Hizbullah için gönderildiği söylenen silahlar hedef alındıysa, Hizbullah bunu doğrudan provokasyon olarak değerlendirmemeyi tercih etti. Diplomatlar da İsrail'in derhal Lübnan'ın içinde herhangi bir hedefin vurulmadığına dair Hizbullah'a güvence verdiğini söylüyor.
İran'a saldırı senaryosu
Fakat İran ile stratejik müttefikliği göz önünde bulundurulduğunda, bu ülkenin nükleer girişimlerine yönelik İsrail ya da Amerikan saldırısı olması durumunda Hizbullah-İsrail arasında yeni bir savaş hemen hemen kaçınılmaz olacaktır.
Bazı Şii gözlemciler, böylesi bir senaryoyu devre dışı bırakmak için, ABD ile İran arasında bu konuda anlaşma sağlanabileceğine kesin gözüyle bakıyor.
Lübnan'ın iç çatışmalarından biri de Hizbullah'ın 2008'de Sünni ve Dürzilere karşı yürüttüğü şiddetli çatışmaydı. Suriye konusunda derin siyasi ve mezhepsel sorunlar olsa da bu konuda yeni bir çatışma durumu göze alınacağa benzemiyor.
Hatta bazı Batılı diplomatlar Hizbullah'ı Lübnan'da istikrar unsuru olarak görmeye başladı.
Hizbullah, Sünni radikal Selefi cihatçılara karşı doğal denge unsuru ve Hristiyanların da savunucusu olarak görülüyor.
Hizbullah'ın bölgesel rolü
Bazı Şii gözlemciler, Suriye'nin inişe geçmesi nedeniyle Hizbullah'ın bölgesel bir rol üstlendiğini ve bu nedenle güçlü yerel temellere sahip olması gerektiğini söylüyor.
Bu bölgesel rolü en belirgin olarak Suriye'de görülüyor. Hizbullah elinden geldiğince gizli biçimde stratejik müttefikini desteklemeye çalışıyor.
Bazı gözlemciler Suriye'deki rejim çökse de Hizbullah'ın İran'dan silah almaya devam edeceğini vurguluyor.
Bir Şii gözlemci karşılıklı yarar anlamında "Suriye'nin Hizbullah'a daha fazla muhtaç olduğunu" ifade ediyor.
Haberin Kaynağı: http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2013/02/130215_hizbullah_analysis.shtml
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.