• BIST 8718.11
  • Altın 2245.763
  • Dolar 32.3328
  • Euro 35.1462
  • Lefkoşa 11 °C
  • Mağusa 10 °C
  • Girne 14 °C
  • Güzelyurt 10 °C
  • İskele 10 °C
  • İstanbul 8 °C
  • Ankara 2 °C

Rum basınına yakışmayan hareketler...

Kaynak belirtmeksizin yayımlanan haberde " Anastasiadis Akıncı’nın reddedeceğini bildiği öneriler sunmaya hazırlanıyor” iddiası ortaya atıldı...
Rum basınına yakışmayan hareketler...

Kıbrıs’ın güneyinde yayın yapan “Kathimerini “ isimli gazete, “güvenilir kaynaklar” adı altında Kıbrıs’ta çözüm ile ilgili bilgiler edindiğini kaydederek “Anastasiadis Akıncı’nın reddedeceğini bildiği öneriler sunmaya hazırlanıyor” iddiasını ortaya attı.

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in 7-11 Kasım’da Cenevre’de düzenlenmesi beklenen “Toprak” görüşmesine Güzelyurt, Karpaz ve Erenköy beklentileriyle ilgili, Kıbrıs Türk tarafının “Toprak” başlığını “Garantiler” başlığına bağlaması olasılığını da dikkate alan alternatif senaryo ve haritalarla gideceği haber verildi.

Kathimerini Rum tarafının Toprak görüşmesiyle ilgili hazırlıkları konusunda Anastasiadis’e yakın bir kaynaktan aldığı bilgileri “Toprak’ta Anlaşma İçin Ne Veriyoruz, Ne İstiyoruz… Cenevre Arifesinde Omorfo (Güzelyurt), Karpaz ve Kokkina (Erenköy) İle İlgili Senaryo ve Haritalar” başlığıyla manşete çekti.

Rum tarafının Cenevre’de gündeme getirmek üzere, bugüne kadar müzakere masasına koymadığı, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın itiraz etmesini beklediği bazı öneriler hazırladığını kaydeden gazete, Rum tarafının birden fazla öneri hazırlamasındaki amacın, Kıbrıs Türk tarafından geleceğine kesin gözüyle baktığı bütün itirazların önünü almak olduğuna işaret etti.

Gazete görüştüğü kaynağın “Karşı öneriniz olmadan sürekli her şeye hayır diyemezsiniz. Lefkoşa, fikirler ve argümanlarla hazır olacak. Aynı şeyin Akıncı tarafından da yapılmasını diliyoruz” sözüne vurgu yaptı.

Haberde, Rum tarafının şu anda üzerinde çalışmakta olduğu senaryolarla ilgili şu bilgilere yer verildi:

“Öncelikle, Akıncı’nın Toprak-Güvenlik bağlantısı kurması beklendiğinden, kadroya Omorfo (Güzelyurt) giriyor. Anastasiadis’in, Omorfo iade edilmeden çözümün bir manası olmayacağı söyleminin bundan sonra önünde çok güçlü engeller bulması bekleniyor. Öğrendiğimize göre nihayetinde Garantiler meselesinde kârlı da çıksa Lefkoşa’nın Omorfo’yla ilgili tezini değiştirmesinin yeterli olmayacağı kesindir. Akıncı’nın, asgari düzeyde toprak düzenlemeleri felsefesini değiştirmesi de beklenmiyor.

Bu nedenle, Omorfo ve Karpaz’ın federal bölgeye girmesi senaryosu ortaya çıktı. Bu, kıyı şeridi meselesine de çözüm getirecek. Mustafa Akıncı’nın bu senaryoyu kabul edip etmeyeceği sorusuna yetkili kaynaklar ‘muhtemelen kabul etmeyecek’ vurgusunu yaptı. Çünkü Kıbrıs Türk tarafı bu şekilde, iki bölgeli federasyon hikâyesinin çok bölgeli federasyona dönüşeceğini düşünüyor ki yakın çevresinden kaynaklar, Mustafa Akıncı’nın bundan hoşlanmadığını söylüyor. Böyle bir durumda 2004 sonrasında ekonomik şartların değiştiğini ve bölgede büyük yatırımlar yapıldığı argümanında ısrar etmesi bekleniyor.

Bu durumda ortaya başka bir argüman çıkıyor: Omorfo’nun Kıbrıs Rum idaresine verilmesi ancak Kıbrıslı Türklerin bölgeden taşınmaması. Bu parametrede Kıbrıslı Rumların vereceği karar çok önemli olacak: yani, ne kadarı 42 yıldır oluşturduklarını ardında bırakarak Omorfo’ya geri dönmeyi tercih edecek. Geri dönmemeye karar verenler için, başka bir yol yoksa tazminat olanağı olacak. Rum mal sahibinin tercihi bu olursa otomatikman malının Kıbrıslı Türk kullanıcısı bugün ikamet etmekte olduğu malda kalacak.

Bu senaryodan, nüfusun karışmasına kadar varan bir uzantı daha ortaya çıkıyor. Lefkoşa’daki analizciler bu senaryoya, yerel toplumun daha ileri gitmesine yardımcı olması açısından iyi gözle bakıyor. Yetkili kaynak ‘Bu aşamada hiçbir şey kolay değil. Ancak Kıbrıs Türk tarafı nasıl zaman geçtikçe Garantiler ve Güvenlik konularında ne olması gerektiğini anladıysa, Toprak’ta da aynı şey olacak’ dedi.

Senaryolarda gerek Kıbrıs Rum idaresi altındaki Omorfo’da kalacak Kıbrıslı Türklerin sahip olacağı yerel haklarla (yerel yönetim) gerekse –burada kadroya Girne de giriyor- geri dönecek olan Girnelilerin sahip olacağı yerel haklarla ilgili olası alternatifler de ortaya çıkıyor. Kokkina’da (Erenköy) muhtemel kanton oluşturulması da aynı mantıktadır. Bunların, daha önce müzakere masasına konulmamakla birlikte, çalışma senaryoları olduklarına işaret ediliyor.

Ancak müzakereler devam ederken ve Akıncı ile Anastasiadis’in Cenevre’de görüşmesi ayarlanırken, gazetemizin görüştüğü siyasi kaynaklar, halen kat edilmesi gereken yol ve kapatılması gereken mesafe yanında, toplum içerisinde yoğun bir güvensizlik ortamı bulunduğuna dikkat çekiyor.

 

Kaynağımız ‘Lefkoşa, Toprak görüşmesine alternatif senaryo ve haritalarla çok iyi hazırlanıyor. Aynı şey Garantiler ve Güvenlik için de olacak. Bu politika, nihayetinde çözüm olmazsa Kıbrıs Rum tarafının suçlanmaması açısından çok önemlidir’ dedi.”

“KAZAN-KAZAN ÇÖZÜMÜNE TOPRAĞA KARŞILIK DEVLET ANAHTARI”

Simerini Anastasiadis’in “sadece kendisinin savaşmadan Helenlere toprak geri aldığını”, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın ise bir ortaklık çerçevesinde Kuzey’de mutlak bir Türk devleti elde ettiğini söyleyebileceği, kazan-kazan mantığında bir çözüm için tarafların “anahtar tezlerine” yer verdiği haberini “Toprağa Karşılık Devletle Çözüm Anahtarları” başlığıyla manşet çekti.

Gazete Rum müzakere heyetinin, “referandumda ‘evet’in kapısını açabileceğine” inandığı üç ana anahtarın “toprak iadesi, nüfus ve güvenlik” olduğunu yazdı.

Rum heyetin, dönüşümlü başkanlık, ekonomi ve bankalar, vergi meseleleri ve özellikle çözümün, mülkiyet tazminatları açısından maliyeti için gerekli paranın bulunması gibi geriye kalan konuları, çözüm sonrası ekonominin sürdürülebilirliğiyle ilgili konuları da küçümsemediğini belirten gazete Kıbrıslı Türklerin kaygılarını da dikkate aldığını, Türk tarafının da kendi anahtarları olduğunu yazdı.

Gazete Amerikalı ve Avrupalı diplomatların, bu anahtarların her bir toplum için farklı olduğunu ancak her bir liderin kendi menfaatine yorumlayabilmesi ve özellikle Rumların ‘evet’inin kapısının açılabilmesi için bu farklı anahtarların bir arada olması gerektiğine işaret ettiklerini belirtti.

Haberde Rum tarafının toprak ve nüfus iadesi, garantilerin tasfiyesi ve Türk askerinin çekilmesini, Türk tarafının da çözümü; yeni ortaklık çerçevesinde, toprak ve nüfus çoğunluğu, birincil hukuk münhasır yetkiler ve egemenlik hakları aracılığıyla KKTC’nin tanınması olarak göstermek istediği savunuldu ve “hedef, çözüm sonucunu win-win situation olarak yorumlanmasıdır” ifadesini kullanıldı. Gazete özetle şunları da yazdı:

“Diplomatik kaynaklar ‘Kıbrıslı Rum lider savaşmadan toprak geri almayı başaran ve nüfusu yeniden iskân eden tek kişi olduğunu savunabilecek Kıbrıslı Türk lider de tanınmamış devletini eşit statüde oluşturucu, birincil hukuk ve net yetkilere sahip devlet olarak tanınmasını, toprak düzenlemeleri haricinde Kuzey’de sonsuza dek kalmasını başardığını savunabilecek’ dedi ve şunları ekledi: ‘Karşılıklı atılacak adımlar cesur olacağından, sorun; bir taraftaki ‘evet’ argümanlarının öteki tarafta ‘hayır’ için kullanılacak olmasıdır.

“BELİRLEYİCİ ÖNEME SAHİP TEK ŞEY TOPRAK DEĞİL”

Belirleyici öneme sahip tek şey Toprak değil. Özde Türkiye, Yunanistan ve bilgilendirmek suretiyle İngiltere’nin de yönettiği garantiler konusu da belirleyici öneme sahiptir. Ada’da bir Türk üssü olması formülü İngiliz politikasından çıkmadır. Diğer bir deyişle İngiltere, garantilerin muhtemel tasfiyesi ile birlikte Kıbrıs’taki askeri üsleri konusunun da açılacağından korkuyor. Bu nedenle Londra ‘iki tarafın uzlaştıklarına, Dikelya üssüne dokunulmaması şartıyla ‘evet’ diyebilirim’ diyor. Ankara da bundan hareketle İngiltere üs bulunduracağına göre kendisinin Kıbrıs’ta, en azından Kıbrıslı Türkleri ve oluşturucu devletlerini güvenceye alabileceği bir üssü olmasını istiyor.

Kıbrıs Rum tarafının, BM anayasasının 7’nci maddesi tahtında, uluslararası güçle ilgili önerisinde de pratik sorunlar saptanıyor. Bu güç ancak bir tehdit ve uluslararası barışın bozulması durumunda aktifleşebilecek. Bu, Güvenlik Konseyi tarafından siyasi kriterler ve çıkarlara dayalı yapılacak bir yorumdur.

Çözümle birlikte Kıbrıs’ta bulunacak BM gücü de 6’ncı madde tahtında olacağından savaş operasyonu yapamayacak. Yani hafif silahları olacak, çatışmalara karışma yetkisi olmayacak. Dahası 7’nci maddenin harekete geçirilmesi askeri önlem alınmasından önce ekonomik ambargo ve/veya deniz ve hava ablukaları gibi bir dizi başka önlem gerektiriyor.”

 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler